Ben sabit maşalı bir şehir bisikletinden yol bisikletine geçtim. Dolayısıyla mtb ile kıyaslandığında asfalt üzerinde çok daha çevik olan şehir bisikletinden yol bisikletine geçince sadece biraz daha hızlanır ve daha atik bir sürüş olur diye tahmin ediyordum ama yanılmışım.
Şehir bisikletindeki dik oturuş pozisyonu sayesinde lay lay lom etrafı izleye izleyerek, "aa ne güzel kuşlar, çiçekler" diye bakına bakına sürerken, yol bisikleti adeta görünmez bir el ile enseden tutup kafayı gidona bastırıyor ve " Bundan sonra önüne bakacaksın koçum, yola bakacaksın ve o pedallara asılacaksın, akıllı olacaksın" diyor.
Bisikletin üzerine doğru tutuş pozisyonu gereği daha çok yatınca, önceden paraşüt gibi rüzgarı böğüre yemek yerine adeta bıçak gibi yararak içinden geçiyorsunuz ve ortalama hızınız da bir anda %30-%40 artıyor neredeyse. Dar gidonu sayesinde en küçük boşluktan geçebiliyor, pedala basar basmaz ileriye doğru atılıyorsunuz. Altınızdaki bisiklet sürekli "bas bas bas" diye bağırıyor adeta.
Tüm bu değişim beraberinde bisiklete bakışınızı da değiştirmeye başlıyor. Daha önce 2 saatte aldığınız mesafeyi 1,5 saatte aldığınızı görünce kendinize ister istemez bunun da altına inebilir miyim diye sormaya başlıyorsunuz. Kendi limitlerinizi zorlamak hoşunuza gitmeye başlıyor. Tabii bu da beraberinde "lan şu stok jant setini değiştirsem mi acaba, lastikleri şöyle mi yapsam, bilmemneresini böyle mi etsem" diye yeni masraf kapıları açıyor
Özetle yol bisikleti sizi daha yarışmacı, limitleriniz üzerine daha fazla düşünmeye sevk edici ve asfaltın üzerinde o akıp gitme hissine daha bağımlı hale getiriyor. Bunu yol bisikletinin artısı ya da eksisi olarak söylemek istemem. Bence farklı disiplinlerdeki bisikletlerin birbiriyle kıyaslanması pek de doğru değil. Örneğin şehir bisikletindeki dik sürüş yüzünden rüzgarı yemek onun yol bisikletine göre eksi tarafı olabilir ama bir yandan da etrafı izleyebilmenize imkan vermesi ve çevrenizle daha fazla iletişim kurmanıza olanak sağlaması da aynı zamanda artısı. Dolayısıyla bunlar birbiri ile kıyaslanabilecek şeyler değil. " Zeytinyağlı yaprak sarması tat dengesi ile mükemmel bir yemek ama içinde kıyma olmaması onun en büyük eksisi" demeye benziyor bu. E evet, çünkü içinde kıyma olanı başka bir sarma, kıyma olmadığı için ona zeytinyağlı diyoruz ya?
Keşke ekonomik durumlar izin verse de bu farklı lezzetlere sahip bisikletlere ayrı ayrı sahip olabilsek ve hepsinin tadını alabilsek. Ama işte bu şartlarda karnımızı en çok ne doyurur diye esnaf lokantasında tek çeşit yemek seçmeye çalışıyoruz. Yoksa durumlar iyi olsa hepimiz çorbalı tatlılı ara sıcaklı yemek yemeyi biliyoruz