Tercih: Açık ara karbon.
Sebebi: Karbon ve alüminyum yol bisikletleriyle yaşadığım deneyimleri karşılaştırırsam tercihim tartışmasız şekilde karbondan yana olur. Kullandığım karbon bisikletlerdeki sürüş konforunu, zevkini ve performansını hiçbir alüminyum bisikletin karşılayabileceğini sanmıyorum. Burada alüminyum bisikletleri karalamak gibi bir amacım tabi yok, durum sadece karbon bisiklet üretiminde gelinen ileri seviyeden kaynaklanıyor
Önceki yorumlarda bazı arkadaşların da belirttiği gibi son yıllarda karbon bisiklet malzemesi (kadro, maşa, sele borusu ve hatta gidon ve gidon boğazı) üretiminde eskiye nazara çok daha verimli teknolojilerin kullanıldığı bir gerçek. Esnemezlikten, sık kullanılan tabiriyle 'rijitlikten', ödün vermeden hangi geometride olursa olsun (endurans, klasik yol yarış, aero veya zamana karşı) aynı zamanda konforlu karbon bisikletler üretmek gayet mümkün. Günümüzde artık bütün büyük bisiklet markaları kendilerine özgü mühendislik çalışmalarıyla ortaya konmuş, ama işin esasında çok benzer olan bu teknolojilerden yararlanmakta. Hatta bu markalardan bazıları, pazarlama stratejileri gereği dikkat çekici isimler verdikleri bu teknolojileri genel hatlarıyla bizlerle paylaşmaktalar. İşte bu markalardan biri de Canyon. Canyon'un 2014'ten beri karbon kadro üretiminde kullandığı VCLS (Vertical Comfort Lateral Stiffness, Dikey Konfor Yanal Esnemezlik) teknolojisinin ne olduğuna dair bilgiye resmi sitesinden erişilebilir: (link)
Türkçe isteyen arkadaşlar için önemli kısımları aşağıda özetledim:
CANYON VCLS (DİKEY KONFOR YATAY ESNEMEZLİK) TEKNOLOJİSİ
DİKEY KONFOR
En basite indirgenmiş haliyle konfor, ‘sürüş esnasında dikey yönde ani hareketlerin olmayışı’ şeklinde tanımlanmaktadır. Bazı bisikletler bu rahatsız edici etkilerin üstesinden gelmek için süspansiyon (amortisör) kullanırken, süspansiyon sistemi olmayan bisikletlerin (örneğin yol ve triatlon bisikletleri) maşa ve sele borusu gibi anahtar bileşenlerine elastik özellikler kazandırılabilmektedir. Bu bileşenler ne kadar fazla elastik özelliklere sahip olursa, darbe uygulandığında (sürüş esnasında yolda küçük taşların üzerinden geçmek gibi) dikey doğrultuda o kadar fazla esneme yapacaklar ve dolayısıyla daha konforlu bir sürüş elde edilecektir.
YANAL ESNEMEZLİK (RİJİTLİK)
Yanal esnemezlik terimi bir parçanın basınç altında ne ölçüde yanal hareket yapabildiğini ifade etmektedir. Bir yapının yanal esnemezliği ne kadar yüksek olursa, basınç altına girdiğinde o kadar az esneyecektir. Esnemezlik, esnekliğe ve dolayısıyla konfora zıt bir terimdir. Hızla bir köşeyi dönmeniz ve lastiğin asfalta tutunması gibi yanal kuvvetler sürüş esnasında sürekli etki eden faktörlerdir. Bu yüzden, kadroda istenmedik esnemeye yol açacak boyutta büyük basınçlar bisiklete aktarılmaktadır. Sonuç olarak, alın borusu (headtube) ve orta göbek (bottom bracket) esnemezliği, yamulmadan (deformasyondan) kaçınmak için en önemli noktalardır. Daha yüksek esnemezlik, daha iyi güç aktarımını ve dengeli bir sürüşü mümkün kılar. Yanal esnemezliği yüksek olan kadrolar sadece daha çabuk hızlanmakla kalmaz, aynı zamanda daha hassas ve tepkisel yönlendirme ile çok daha iyi kontrol sağlar.
Aşağıdaki diyagramda hissedilen darbe şiddetlerinin farklı yıllarda üretilmiş iki Canyon Ultimate CF kadrosuna ait karşılaştırmalı verileri gösterilmektedir. Karşılaştırmada turuncu ile gösterilen veri 2014 ve sonrası VCLS teknolojisine sahip Canyon Ultimate CF kadroları için geçerliyken, beyaz ile gösterilen veri 2008 yılına ait VCLS teknolojisi henüz yokken üretilen bir Canyon Ultimate CF kadrosuna aittir. Diyagramda VCLS kadronun VCLS olmayan kadroya göre çok daha etkin bir darbe sönümleme kapasitesinin olduğunu görebilirsiniz.