Pek yazmak istemiyordum ama yazayım. Bisiklet forumuna bir süredir üyeyim, çok şey öğreniyorum ama bu köpek meselesindeki kimi insanların saldırgan dili ve çarpık mantığı "köpektapar" gibi seviyesiz ve cahilce yakıştırmaları gerçekten üzücü, Bisiklet forumu adına ağır bir hayal kırıklığı yaratıyor. İfade özgürlüğü elbete, herkes dilediğini yazsın ama birileri cahil ve seviyesiz olduğunuzu söylediğinizde de bunu bir hakaret olarak kabul etmemenizi, söylediğinizin doğru olup olmadığını, saldırgan olup olmadığını, bir bilgiye dayanıp dayanmadığını bir düşünün. Temel bir kavram olarak yaşama hakkı, Anayasa'da teminat altına alınmıştır, hukukta bir hak varsa onun yükümlüsü de olduğu için anlam kazanır. Yaşama hakkının yükümlüsü devlettir. Başıboş kalan köpekler yüzünden ölen insanların sorumlusu her düzeyde yaşama hakkını garanti etmesi gereken devlettir, hayvanseverler değil. Devletler anayasaları dışında bazı uluslararası anlaşmalara imza atarlar, bunlar usulünce yürürlüğe konduğunda yasaların üzerinde, anayasa maddesi değerindedir. Türkiye 2003 yılında “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”ne taraf olmuş ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girmiştir. Hem bu sözleşme hem de bu yasa hayvanlara ait bazı haklar ve hayvan besleyenlere ve kamu kurumlarına yükümlülükler getirir. Hem bu sözleşmede hem de yasada başıboş hayvanlarla ilgili sorumluluk Tarım Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve yerel yönetimlerdedir. Kontrolsüz ticaret ve özellikle yerel yönetimlerinin işini yapmaması nedeniyle başıboş hayvan sorunu yaşanmaktadır. Bu sorunun yasalara ve ahlaka uygun hemen ve kolay bir çözümü yoktur. Yerel yönetimlerin işlerini doğru dürüst yaparak hem kayıt dışı ticareti önlemesi hem de kısırlaştırma ve barınaklarla ve özellikle barınaklardan sahiplendirmeyle ticareti sınırlaması, başıboş hayvan sorununu çözmesi gerekir. Böyle uydurma "Mama lobisi" ya da burada sık sık vurgulandığı gibi "şuursuz hayvansever" meselesi değil, kamunun üzerine düşen yükümlülüğü yapmaması meselesidir. Herkes yasalara saygılı olmak zorundadır, burada atıp tutmadan önce lütfen sözünü ettiğim sözleşmeyi ve 5199 sayılı yasayı okuyun. Yasaları takmamak, şiddete ve yok etmeye yönelik davranışları desteklemek en azından ahlaki bir sorundur. Elbette hukukun ayaklar altına alındığı bir ülkede vatandaşların da yasalardan bi haber atıp tutmaları normal karşılanabilir, ama burası da muz cumhuriyeti değil, olmaması da gerekir. Tersinden de bir örnek vereyim, yine yerel yönetimler üzerine düşeni yapmadığı için ülkenin balık kaynakları kurudu, belli türler yok olma tehlikesi taşıyor fakat hem kaçak avlanan balıklar hem de yasal sınırların altındaki balıklar, bazen nesli tükenen balıklar hallerden geçer, semt pazarlarında serbestçe satılır, ve tüketilir. Çinekop diye bir balık yok dediğinizde şu amiyane "duyar kasma" itirazına gelir takılırsınız.