Benim de babamla böyle bir anım var. Aldığım bisiklet Kron XC150 MD fiyatı o zaman için 945 lira gibi bir şey. Tabii kaskıdır, eldivenidir, spd pedal o'dur budur derken tabi iki bin liraya yaklaştı. Aldıktan bir kaç gün sonra muhabbet ederken babamla bana ne kadara geldiğini sordu, bende ortalama iki bin lira dedim. Hafif bir sinirlilik haliyle, "Ne?! iki bin lira mı? Ben ona motor alırım istediğim yere de giderim" dedi. Ama babam bilmiyordu ki zaten ben onunla istediğim her yere gidecektim.
Daha sonra ki anım ise, babam haftanın 5 günü köyde ikamet ediyor. Benim de planlarımın içinde hep babamın yanına gitmek var bisikletle. Bir dağ köyü olduğundan ve yol çok çıkışlı olduğundan açıkçası cesaret edemiyordum. Yine bir gün babamla muhabbet ederken, haftaya bisikletle köye geleceğim yanına haberin olsun dedim. Yine hafif bir sinirlilik haliyle, "Gelme, yolda araba çarpacak bir şey olacak. Sonra koştur hastane hastane". Ama babam bilmiyordu ki ben köye gidilen mesafeden daha uzun yollar kat etmiştim ve şükür hiçbir sorun olmadan evime girmiştim.
En yakın arkadaşımda sin-kaflı şekilde "bin lira bir bisiklete vereceğime çöpe atarım daha iyi" demişti. Halbuki kendisi de motor kullanır. 2 teker seven adam her zaman iki teker kullananın halinden anlaması gerektiğini düşünürüm. Böyle demesi açıkçası beni kırmıştı. Ki benim hayalimdeki bisikletlerin ücreti bin liranın 5-6 katı.
Türkiye'de bence bisiklet taşıt olmaktan çok çocukların 12-13 yaşlarında "Baba bana bisiklet al" sevdasından öte geçemiyor. Çocuk musun sen bisiklet bineceksin kafasından kurtulamıyor Türkiye. Bir kask taktığımızda bile "Onca yıl bisiklet sürdüm hiç ölmedim hehe" gibi saçma sözler sarf eden bünyeler var maalesef.
Ama her şeye rağmen bisiklet vazgeçilmez bir tutku.