Tutumlu olmak, cebinden çıkanı azaltmak değil, israf edilen dünya kaynağını azaltmaktır aslında. Ama ülkede bu bilinç yok.
- En başta metal geri dönüşümü yok mesela, oysaki metal en kıymetli cevherdir, elde etmek için bir sürü emek sarfedilir. Biz ne yapıyoruz, işi biten metali "çöplük" denen yerlere yollayıp orada organik atıkların içinde kaderine terk ediyoruz. Yolda yürürken yere atılmış pul, civata, somun görsem alırım, o civatayı yapmak için endüstriyel tesis kuruluyor, yani o civata da un, su, hava gibi bir "nimet" aslında. Onu rahat rahat çöpe atamamalıyız.
- Plastiğin doğa için neden yanlış olduğu yeteri kadar anlatılmıyor. Petrolden üretildiği için, diğer bütün petrol ürünleri gibi karsinojen. Bunun dışında, geri dönüştürülemediği için, plastiği eritip şekil almasını sağlayan enerji, tamamen çöpe attığımız, karşılığını almadığımız bir enerji oluyor. Sırf sen 1 lt kola aldığında yanında da 1 kg cam şişe taşıma diye. Cam şişenin kırılmaması için dikkat göstermeye gerek kalmasın diye.
- Satın alınan yeni "her" ürün, cinsi ne olursa olsun, enerji ve materyal israfıdır. İki dişi yamuldu diye çekiçle düzeltmeyip yenisini aldığın aynakol yaprağı da, artık sert dönüyo diye içini açıp sorunu düzeltmeye üşendiğin ve yenisini aldığın pedal da, yıllarca giymekten dolayı sıkıldığın ve yenisini aldığım mont da...
- En acıklısı da, bu enerji ve kaynak israfını, üreten ve dışarı satan ekonomisi güçlü ülkeler değil de, üretmeyen ve dışarı bağımlı, ayrıca kontrolsüzce üreyen, gittikçe fakirleşen ülkelerin insanı yapıyor.