Bisiklet kültürünü nasıl yaygınlaştırabiliriz

Geçtiğimiz ay Kadıköy Belediyesinde bu konu üzerine bir çalıştay yapıldı. Belki katılanlarınız olmuştur. Mevcut bisiklet yollarının yenilenmesi ve yeni güzergahlar eklenmesi üzerine konuşuldu. Gördüğüm kadarıyla Belediye çalışanlarının bir kısmı bisikletli ulaşıma gönül vermiş. Belki sizlerde kendi belediyelerinizi bu konuda teşfik edebilirsiniz.

(link)

bisiklete ilgi duyanlar zaten bu ve benzeri form veya ortamları takip ediyor.önemli olan bisikleti hiç bilmeyen,ulaşmaya imkanı olmayan veya çekinen korkan sevmeyen diğer çoğunluğa ulaşmakla ilgili toplumun ilgisini çekecek ve onları bisikletle buluşturacak etkinlik,gösteri,deneme sürüşü veya belki bisiklet sürme eğitimi veya engelli insanları ,ekonomisi olmayanları bu organizasyonlara katmak ailelerle beraber etkinli vs gibi.mesela 23 nisan 19 mayıs gibi bayramlarda bu tür etkinliklerle göz önünde olup fark edilmek belki bu kültürün yayılmasına yardımcı olur.

@m/yalcin kesinlikle katılıyorum. Özellikle 19 Mayıs ve 29 Ekim kortejlerinde hazır bulunuyorum ama bütün geliştirme çalışmalarında gözlemlediğim, bisiklet kullanıcılarının ilgisinin oldukça az olduğu yönünde ne yazık ki.

sesimizi sayımızı artırarak ve şehir içinde sık sık kendimizi göstererek duyurabiliriz. en iyi, en etkili yöntem bu olacaktır. sözlerden ziyade fiiller. ama buna en büyük engel sistemsiz bi ülkede yaşıyo oluşumuz. bırakın bisiklet yolunu, arabalar için bile yollar adam gibi değil. asfaltlar pütürlü. kaldırımlar rezalet. rantla, siyasetle hizmet edilirse olacağı bu. (sırf o kaymak gibi asfaltın tadını almak için ne zaman bi benzin istasyonunun yanından geçsem içine giriyorum. gerçekten muhteşem bi haz ya pürüzsüz zeminde 'pisklet' sürmek). ama dediğim gibi, sayımız arttıkça, sağda solda kendimizi gösterdikçe güzel şeyler olur inşallah.

İnsanların bisiklete antipatisi var bisiklet aldığımda 4 teker varken 2 tekeri napacaksın insanların bu nasıl bisiklet diye hayret bakışları(katlanır) bence yaygınlaştıramayız ama sosyal medya etkinlikleri doğa vs gezileriyle olabilir

Ben size dün akşamla ilgili bir örnek vermek istiyorum. Karagümrük civarında karanlıkta ilerlerken yol ortasında durmuş bir araca binen genç bir arkadaş bana yol vermek istedi. Ben kendisine kapıyı açıp arabasına binmesini söyledim ve teşekkür ettim. Ön camdan bir adam bana teşekkür etti. Karşılıklı pozitif bir etkileşim oldu. Şimdi arkadaşlar etkinlik falan anlıyorum bunlar yapılması gereken şeyler. Fakat önemli olan direkt olarak kim olursa olsun insanlarla etkileşimi güzel bir seviyede tutmak. Yolun ortasında adam arabasını durdurmuş yolcu alıyor diye sitem etsen elden gelir ? Bazen böyle etkileşimler insanları düşündürmeye sevk edebilir.

Bianchi türkiye, NTV radyoda Gürcan Bilgiç ve Cem Dizdar'ın boş futbol muhabbeti yaptığı "Çift Forvet" programına sponsor olmuş. Program başlangıcında, reklam arası başlangıç ve bitişlerine reklam anonsu şeklinde bisiklete binmenin de bir spor olduğunu insanlara duyuruyorlar.

Her ne kadar Gürcan Bilgiç "abi adamlar öyle bisikletler yapmışlar 21 fites. ona yokuş mu dayanır"

Bunun üzerine Cem Dizdar "tabi şehir (burada İstanbul'u kastediyor) işe gidip gelirken bisiklet kullanmaya uygun değil" dese de

Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyor ve susuyorum...

Güzel bir konu.Bende elimden geldiğince kullanarak çevreme örnek olmaya çalışıyorum.

insanlarla iletişimde olun. size meraklı, hayran, bir o kadar da tedirgin gözlerle bakan kişileri gördüğünüzde çekinmeyin gidin yanına, kafasındaki soru işaretlerini öğrenin ve sorularını cevaplayın. yardımcı olun.
çevrenizdekilere bisiklet kullanımının her geçen gün arttığından bahsedin.
trafikte herkese karşı saygılı olun. karşıdan karşıya geçmekte zorlanan yaşlı insanlar gördüğünüzde trafiği durdurun onlara yardımcı olun (kaçırılmaması gereken bir fırsattır) hem iyilik yapmış olursunuz, hem de sürücülerin bisikletlilere sempati kazanmasını sağlarsınız.
fit olun. bu, karşınızdakilerin size olan bakış açısını sempatiye dönüştürecek ve bilinç altına "bisiklet kullanırsam ben de böyle sağlıklı olurum" mesajı gönderecektir.

Devlet televizyonlarında ve devlet teşviki ile özel televizyonlarda 5-10 saniyelik kamu spotları en etkili yolu olur ama petrol krallarının arka bahçesi olan,dolaylı olarak petrole endeksli memleketimde bunu kim yapar?

tuvalete bile arabayla giden bir ülkede ne bisikleti yahu...

Hangi kültür?

Bu tür şeyler ancak toplumun refah ve eğitim seviyesi ile gelişebilecek şeylerdir. Haftada benden daha az çalışıp benden çok daha fazla kazanan, tam anlamı ile sosyal hakları olan ve artık "başka" şeyleri düşünmeye başlayan insanın işidir.

Trafikte hala (test etsen okumayı doğru dürüst başaramaz) sürücülerin "Ekmek parası için" deyip tüm kuralları hiçe saydığı bir ülkede hangi kültür?

Eğitim yok, bilim yok, üretim yok, standart yok, "devletin" uzun süreli bir planı yok, insan hakları yok, Adelet, kanun, haklar adamına göre, eşitlik yok, düşünmek diye bir şey yok.

Bir laf vardır "Hak verilmez, alınır" diye. Bizde haklar hep birileri tarafından verilmiş. Bu yüzden değerini bilmeyiz, korumayı bilmeyiz.

Yazacak çok şey var da, ben hem yıllar ve değişmeyenlerle yoruldum, hem de bir ümidim kalmadı artık.

Bisiklet su anda 50 yasindaki adama cocuk oyuncagi olarak gozukur ve bunu degistiremezsiniz.
Bence buyuk insanlara aciklama yapmak yerine genc nesili bu ise tesvik etmeliyiz.

Insanlar cocuklarina bisiklet almak yerine akilli telefon aliyor.

Devletin sorması gereken bir soru bu, bunun sorumluluğu kamuya değil devlete düşüyor. Avrupa'da ve dünyanın birçok ülkesinde bisiklet devlet eliyle yaygınlaştırılıyor. Bunun hem ekolojik hem sıhhi sebepleri var. Tabii temel sorunlarını dahi halledememiş bir 3. dünya ülkesi için -kinaye manasında söylemiyorum- biraz lüks bir beklenti bu.

Madem devlet yaygınlaştırmıyor, bizler, vatandaşlar arasında yaygınlaşması için çaba sarfetmeliyiz. Mesela işe ilk önce kendi çevremizdeki insanlardan başlamalıyız. Yani birkaç arkadaşımıza bisiklet sürmenin olumlu yönlerinden bahsederek, bunun akılcı bir ulaşım şekli olduğunu anlatarak bu konuya dikkatleri çekebiliriz ve en azından birkaç arkadaş kazanabiliriz öncelikle -tecrübeyle sabittir-. Sonraki adımda pratik süreç başlayabilir. Zaten devamlı bisiklet sürme halinde iseniz, bu bile insanların dikkatini çekiyor. Kaldı ki toplumun çoğunluğu kolaya alıştığı bu işte dikiş tutturamıyor.

Bu konuya birçok açıdan bakmak mümkün tabii ki. Onun için bizzat bisikletçiler olarak teorik ve pratik yöntemler geliştirmek elzem.

Fotoğrafçılık, Dağcılık, Yüzme, Bisiklet konusu okullarda küçük yaşta tanıtılmalı.

Yaklaşık 2 hafta ispanyada bulundum ve yeni döndüm bisiklet konusunda ki çözümleri gördüm ama bi kaç tane de sorun var benim görebildiğim. Öncelikle yolların çoğunda ayrı bisiklet yolu olmasa da bisikletin gireceği ve arkasındaki arabanın maksimum hız sınırının 30 olduğu şeritler var. Yani buraya araba girse dahi bisikletliye saygılı olmak ve onu zorlamamak zorunda. Onun dışında her köşe başında neredeyse bisiklet kiralama istasyonları var herkes dilediğince kullanabilsin diye ve bisikletler de tertemiz bakımları sık yapılıyor belli. Bunlar çok güzel şeyler ama bunların getirdiği bi kaç sorun var maalesef 1. Bisiklet yolu olmayan yerlerde bisikletliler yoldan gitmektense genel olarak kaldırımı tercih ediyor. Yayaları rahatsız ediyor 2. Her yerde böyle çok istasyon olunca insanlar kendilerine bisiklet almıyor kişisel bisiklet sayısı az ve bunun sonucu olarak kask kullanımı neredeyse 0. Kültür olarak evet yaya ve bisiklete saygılılar belki kazalar da nadir oluyordur bu yüzden ama yine de bence kask takılması gereken bi şeydir.

kusura bakmayin ama turkiye de bisikletliler de, araba kullananlar da, yayalar da ayni insanlardan olusuyor. daracik yaya yolunda, kocaman bisiklet kulturleriyle, insanlari taciz edenleri gormuyorsunuz sanirim. birbirimizi kandirmayalim.

Once trafik kulturunun sayginin kurallara riayet etmenin gerceklesmesi gerekiyor maalesef.

Bir şikayetimi dile getirmek istiyorum bu konuda...

Bisiklet kültürünü yaygınlaştırabilmek ve trafikte saygı görebilmek için ilk önce trafikte, diğerlerine saygı göstermek gerekiyor. Diğerlerinden kastım, yayalar ve diğer araçlar.
Sarıyer'de Büyükdere trafik ışıklarını doğrudan gören bir yerde çalışıyorum. Burası trafik kazasının bolca yaşandığı bir nokta. Geçtiğimiz hafta içinde 3 tane kaza oldu. Birinde bir teyzeye çarptılar (yayalar için yeşili beklemeyip, hatta 30 metre ötesindeki yaya geçidini bile kullanmayıp yola atlayan bir teyze). 6 senedir burada çalışıyorum ve neredeyse her ay bir kaza oluyor ve 6 sene içerisinde yaklaşık 10 kişi burada vefat etti.

Bu bilgiden sonra şunu söylemek istiyorum, bu ışıklarda -özellikle son dönemde- HİÇBİR bisikletli durmuyor. Hiçbiri... Vızır vızır işleyen trafiğin arasına dalıyorlar. Kendi canlarını geçtim, başkalarının canlarını da tehlikeye atıyorlar.
Daha önce aynı yerle ilgili bir yazı da paylaşmıştım kendi blogumda ( (link) ). Hadi gece bomboş yolda geçiyorsunuz, tamam (bence o bile tamam değil) ama bari gündüz vakti, işlek bir yolda yapmayın bunu. Veya bunu yapıp sonra gelip "trafikte hiç saygı göstermiyorlar bize abi yeaa" demeyin!

Bu konuda çok tepkiliyim... Hiç kimse trafik kurallarını çiğneme lüksüne sahip değil maalesef. Bazı kanun veya yasalar gereksiz/komik olabilir ama trafik kuralları ve kanunu bunların dışındadır...

Lütfen....

@Edip Dinçer strava kullananlara dikkat ediyorum ben ışıklarda duruyorum onlar yanımdan geçiyor