@Watts Per Kilo #Froome paylaşmış olduğum ücretsiz kitapta hekimlerin beslenme bilgisi konusunda eleştiri var.
Bu konuda hemfikirim, ancak bu konuda çalışmış olanları dahil her hekimi genelleyip popülerlikle suçlamak yanlış bir düşünce.
Ayrıca hangi bilimadamı? 1950'lerde "şeker zararlıdır" diyen de bilimadamı, bu bilimadamına şarlatan diyen, gıda ve ilaç firmaları tarafından desteklenenler de bilimadamı. İşin içine büyük bir pazar varsa burada gerçek bilimden sözedilmesi biraz zor.
Alıntı:
Yaklaşık 22 yıldır aktif hekimlik yapmaktayım. Bu uzun zaman dilimi içerisinde on binlerce
hastayı tedavi ettim. Hastalarım haklı olarak ne yiyip ne içeceklerini sorarlar ve bu soruyu da
genellikle tam çıkarken 10-15 saniye içerisinde cevaplamamızı beklerler. “Spor yapalım mı? Bir daha
kalp krizi geçirmemek için yeme içme işi ne olacak? Hocam nasıl kilo verebiliriz? Tuz yemeyeceğim
değil mi?” derler. “Hocam kurban bayramında biraz et yiyebilir miyim?” derler. “Hocam tereyağı işi
ne olacak?” derler. Eskiden benim klasik cevabım -genelde çoğu hekim gibi- şöyle olurdu; “az yağlı, az
tuzlu sebze ve meyve ağırlıklı beslenin, haa bir de spor yapmayı ihmal etmeyin” derdim. Ne demek
yahu bu? Neyi anlatıyor bu laf? Lütfen söyler misiniz; 15 dk.lık bir poliklinik ziyaretinde elinizdeki
kitabın özetini nasıl anlatayım ki? Üstelik daha arkada saatine bakıp duran kaç hasta bekliyorken.
Bu arada ülkemizdeki yaygın bir kanıyı da sizinle paylaşmak istiyorum. Bizim ülkemizde
hastalar hekimleri beslenme uzmanı zannederler. Poliklinikte hastalar; ‘’Hocam ben onla bunu
karıştırıyorum, bir de limon sıkıp her sabah içiyorum, nasıl iyi yapıyor muyum?’’ diye sorup dururlar.
Peki biz nasıl yanıt veririz? “Eeee, yap tabi, limondan ne zarar gelir ki.” Hastalara göre hekimler
beslenme konusunda adeta bilgedirler. Oysa ülkemiz tıp fakültelerinde verilen onlarca ders arasında
İngilizcede ‘Nutrition’’ olarak bilinen ‘’Beslenme Bilimi’’ okutulmamaktadır. Bu durum yurt dışında da
aynen böyledir. Hem ABD’de ve hem de Avrupa’da tıp fakültelerinde profesyonel beslenme eğitimi
verilmemektedir. Bence; sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın en temel sorunlardan birisi de budur.
Aslında hekimlik mesleği ‘’Nutrition’’ bilimine en yakın bilim dalıdır. Temel tıp bilimleri eğitimi
içerisinde anatomi, fizyoloji, histoloji, biyokimya, genetik, farmakoloji, patoloji vs. gibi çok ağır
derslerin yıllarca eğitimi verilir. Nitrisyon eğitimi de almalarında ne sakınca var ki? Böyle olsaydı
pratikte hastaya verilen öğüt “az yağlı, az tuzlu diyet, acık da spor yap ha!’’ olmazdı.