Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Deprem..

Günden güne fakirleşiyoruz, iliğimize kadar sömürülüyoruz yine, yine bazılarının ihmalkarlığını, işten anlamazlığını, bilgisizliğini, yetkinsizliğini, halka fatura ettiriyorlar.. Farkında mısınız bilmiyorum ama resmen günü ya da haftayı kurtaracak kadar kazanabiliyoruz artık.. Artık asgari ücretli Bi adam 3 çocuk okutup büyütüp evlendiremiyor.. Artık düğünlerde akrabalarımıza altını geçtim 200 TL bile takamoyoruz. Önce şirketler satıldı, elde bir şey kalmayınca da topraklarımız.. Hem de bizler içindeyken.. Yani bizle beraber satıldı.. sonra altınlarınızı getirin dediler sonra altın kalmamıştır ama nakit kalmıştır sizde, TL nizi getirin dediler.. 20 yılda Ufak ufak neyi varsa milletin çektiler.. Getirmeyenlerden de hammadelere, yakıta, vergilere, faturalara, gıda ve teknoloji ürünlerine yaptıkları zamlarla milleti hortumladıkça hortumladılar.. Yakın gelecekte, birileri bize artık buralarda oturmaya ve yaşamaya hakkınız yok dediğinde ne cevap vereceğinizi düşünün.. Sevr anlaşmasını hatırlatıyorum.. Ölü doğan diye anlattılar tarih hocalarımız.. Öyle miydi gerçekten? soruyorum..
 
Scudo
Bu işinde iki günde suyunu çıkardılar. Kamu kurumları sanki kendi paralarıymış gibi yardım yapmaya başladı.
Özellikle Merkez Bankası 30 milyarlık yardımı insanın aklıyla dalga geçmektir.
Enflasyonu düşüreceğiz diyen kafa enflasyon yaratmak için şov yapıyor.
 
TMSF nin yaptığı yardıma ne demeli?
Evim firmalarına el koydular. 3-5 kuruş bizlere para dağıttılar. Şimdi de 2 milyar tl bağış yapıyor. Kimin parasını kime dağıtıyorsun? Sen o paralarının emanetçisisin. Yazıklar olsun.
 
Günden güne fakirleşiyoruz, iliğimize kadar sömürülüyoruz yine, yine bazılarının ihmalkarlığını, işten anlamazlığını, bilgisizliğini, yetkinsizliğini, halka fatura ettiriyorlar.. Farkında mısınız bilmiyorum ama resmen günü ya da haftayı kurtaracak kadar kazanabiliyoruz artık.. Artık asgari ücretli Bi adam 3 çocuk okutup büyütüp evlendiremiyor.. Artık düğünlerde akrabalarımıza altını geçtim 200 TL bile takamoyoruz. Önce şirketler satıldı, elde bir şey kalmayınca da topraklarımız.. Hem de bizler içindeyken.. Yani bizle beraber satıldı.. sonra altınlarınızı getirin dediler sonra altın kalmamıştır ama nakit kalmıştır sizde, TL nizi getirin dediler.. 20 yılda Ufak ufak neyi varsa milletin çektiler.. Getirmeyenlerden de hammadelere, yakıta, vergilere, faturalara, gıda ve teknoloji ürünlerine yaptıkları zamlarla milleti hortumladıkça hortumladılar.. Yakın gelecekte, birileri bize artık buralarda oturmaya ve yaşamaya hakkınız yok dediğinde ne cevap vereceğinizi düşünün.. Sevr anlaşmasını hatırlatıyorum.. Ölü doğan diye anlattılar tarih hocalarımız.. Öyle miydi gerçekten? soruyorum..


Yıllık nüfus artış hızı 2021 yılında binde 12,7 iken, 2022 yılında binde 7,1 oldu. Artık nüfusta artmıyor. Ciddi bir düşüş söz konusu.
 
Bu işinde iki günde suyunu çıkardılar. Kamu kurumları sanki kendi paralarıymış gibi yardım yapmaya başladı.
Özellikle Merkez Bankası 30 milyarlık yardımı insanın aklıyla dalga geçmektir.
Enflasyonu düşüreceğiz diyen kafa enflasyon yaratmak için şov yapıyor.
Önümüzde seçim olmasa dağıtmazlardı, bu felaketi bile siyasi çıkar için kullanma derdinde birileri.
 
Merkez bankası'nı duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Arkasından Ziraat Katılım geldi. Tamamıyla absürd. Bir de ortada toplanan bir para yok sadece insanların telefondaki sesleri var. İki gün sonra ben ''1 milyon bağış yapmıştım ama deprem bizi de vurdu'' deyip bunu kırpması veya hiç vermemesi de mümkün sonuçta. Daha önce de oldu. Umarım, tüm kalbimle diliyorum ki bu paranın tümü oradan sağ çıkanlara, güvenli konutlar ve hepimizin özeneceği güzel şehirler olarak kullanılır.
 
Merkez bankası'nı duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Arkasından Ziraat Katılım geldi. Tamamıyla absürd. Bir de ortada toplanan bir para yok sadece insanların telefondaki sesleri var. İki gün sonra ben ''1 milyon bağış yapmıştım ama deprem bizi de vurdu'' deyip bunu kırpması veya hiç vermemesi de mümkün sonuçta. Daha önce de oldu. Umarım, tüm kalbimle diliyorum ki bu paranın tümü oradan sağ çıkanlara, güvenli konutlar ve hepimizin özeneceği güzel şehirler olarak kullanılır.
şeffaf bir sistem olmalı ki, gelen ile giden takip edilebilmeli. toz duman içinde ne olduğu net olmalı.
 
Merkez bankası ve kamu bankaları, kamu kurumu bağişlari akıl ile dalga gecmektir. Bu zaten milletin vergileri ile toplanan hazinenin parasi. Zaten bu paralari devlet olarak milletin cikarina, yararina, ihtiyacina yonelik planlamak ve kullanmak ile yukumlusunuz. Sanki hukumet kendisine ait ozel birikimini bağışlıyormuş havasi yaratmak nedir? Siz kimin malını ve parasini kime bağışlıyorsunuz?
Bağış özel kurumlarin ve kişilerin kendi birikiminden olur. Milletin olani millete bağış diye kandirmak ne sacmalık?
Devlete ve Kızılaya olan guveni, binlerce yılda tesis edilmiş organizasyon kabiliyeti ve guveni kaybetti bu millet...
Yurtdışından soranlara AFAD ve Kızılay yerine AHBAP'ı oneren insanlar var. Acaba neden? ''AHBAP ne'' diyene açıklayamıyorsunuz ''cok guvendiğimiz bir şarkıcının kurdugu dernek ama daha guvenilir oldugu dusunuluyor'' demeye utanıyorsunuz.
Ama paltolarla gelip sogukta incecik giyimiyle usuyen cocuklarla poz vermeye, miletin olani millete ''lutuf'' gibi bağış kılıfına uydurmaya utanmayanlar var.
Bölgede canla başla hızla hareket edemeyen kurumlar varken, zaafiyet ve sorunlari kameraya dillendirenler hakkında muazzam hızla sorusturma ve gorevden uzaklastirma yapabilen bir organizasyon var.
Akıl, cinnet, delilik arasinda gidip geliyorken sinirden kahkahalar atıyor, gozumuzden yaş, yuregimizden kan ağlıyoruz...
Oyle bir sacmalıklar silsilesi!
 
Merkez bankası'nı duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Arkasından Ziraat Katılım geldi. Tamamıyla absürd. Bir de ortada toplanan bir para yok sadece insanların telefondaki sesleri var. İki gün sonra ben ''1 milyon bağış yapmıştım ama deprem bizi de vurdu'' deyip bunu kırpması veya hiç vermemesi de mümkün sonuçta. Daha önce de oldu. Umarım, tüm kalbimle diliyorum ki bu paranın tümü oradan sağ çıkanlara, güvenli konutlar ve hepimizin özeneceği güzel şehirler olarak kullanılır.
Benim çalıştığım yedek parça toptancı firmalarından birinin afetzede parçacılardan 30 milyon alacağı var, alamayacağı için silecek ve bu onun hanesine zarar olarak yazılacak. Bu en uç basit örnek iken o firmanın kaç katı zararı olup belki hala hesaplanmamış firmalar var. Dediğin gibi bu bağışı zararına sayacak olanlar da olacaktır.
 
Akıl, cinnet, delilik arasinda gidip geliyorken sinirden kahkahalar atıyor, gozumuzden yaş, yuregimizden kan ağlıyoruz...
Oyle bir sacmalıklar silsilesi!
Durumum aynen bu işte. Her duygum gibi buda sonunda nefrete dönüşüyor.
Yaşamaktan nefret ediyorum.
 
Devlet halkına bağış yapar mı, devlet benim verdiğim vergiyle bana zor zamanımda destek olduğunu reklam eder mi, devlet toplayacağı vergiyi nasıl "bağış" sayar ve beni tercihim dışında bağış yapmak zorunda bırakır, benim var ettiğim devlet nasıl benim varlığımın sebebiymiş gibi davranabilir, onbinlerce insanın hayatını kaybettiği bir süreçte devlet nasıl yine sadece beni suçlayabilir, 10 günden fazla bir süre geçmesine rağmen daha hala afetzedelerin münferit yardımlaşmalarla çözülen sorunları nasıl kalmış olabilir, devlet kendinde bir kusur olmadığını iddia ettiği halde bile bu kadar yıkım yaşanmışken daha hala memleketin dört bir yanındaki inşaatların çalışmasına nasıl müsaade eder...
 
Korona zamanı birisinin oğlu maske yardımı (hesapta maske) götürmek için teee Venezuellaya gitmişti, deprem bölgesinde gören varmı yada bu şahıslar depremzede vatandaşlara yardım ettimi? Biraz nette bakındım ama birşey göremedim haklarında.
 
Allah rahmet eylesin depremde ölenlere.
Maalesef gördüğüme göre Eski Çin evleri bile daha sağlam yapılmış.

Modern vakitde Taiwan Çinde tapiei101, 500 metrelik yapinin içinde 700 tonluk (!) top koymuşlar bina sallanmasına karşı.


6.8 depremde...

 
Korona zamanı birisinin oğlu maske yardımı (hesapta maske) götürmek için teee Venezuellaya gitmişti, deprem bölgesinde gören varmı yada bu şahıslar depremzede vatandaşlara yardım ettimi? Biraz nette bakındım ama birşey göremedim haklarında.
Ben gördüm şimdi hakkını yemeyelim, ekonominin başındaki komedyenle resilerinin yanında yer kapma yarışı yapıyorlardı en son.
 
Tüm toplum olarak her şeyin farkında değiliz.
Cahil ve bilinçsiz/eğitimsiz insanların sandığımızdan daha çok olduğunu, bilim-sanat-felsefe üçgeninde yoğrulmuş erdemli insanların çok az olduğunu unutmayalım..
Ve elbette artık sözün kifayeti kalmamış, acılar yürekleri dağlamış, hayatlar kendi mekanlarında göçüp gitmişken bize düşen ; kendi küllerimizden doğacaksak, yakın çevremizden başlayıp çemberi genişleterek yeni ve yapıcı bir bilinç düzeyi için çaba göstermektir.
Sivil toplum şimdi daha önem kazandı, yakın hissettiğimiz oluşumlarda görev alıp bu aydınlanmada yurttaş sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz..
Tarih nice yıkım ve trajedilerden güçlü çıkıp var olan uygarlıkları gördü, bu topraklar da..
Yüce Atatürk bize bunu en son yaşatan önderdi, O' nun çizdiği yol yolumuz olmalıdır..
Gelecek kuşak ninnisini bırakalım, -burada ve şimdi- zamanıdır...
Ki vicdanımız rahat, ruhumuz huzur bulsun...
 
Tarih nice yıkım ve trajedilerden güçlü çıkıp var olan uygarlıkları gördü, bu topraklar da..
Yüce Atatürk bize bunu en son yaşatan önderdi, O' nun çizdiği yol yolumuz olmalıdır..

Bence yapmamız gereken romantizmi bir kenara bırakıp rasyonel akılla düşünmektir. Atatürk'ün yüzyılın başında bu topraklarda başlattığı siyasi-kültürel devrimin bir benzerini yaşadığımız çağda yapamayız çünkü:

1. Türkiye'de iktidar serbest seçimlerle belirleniyor. Devrim yapacak kadro seçimle işbaşına gelemez. Bunun için cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi mutlak diktatörlük rejimi gerekir.
2. Sayısal üstünlük toplumun cahil kesiminde. Aydınlanmış, eğitimli insanlar az çocuklu, kimi zaman hiç çocuk yapmadan, çekirdek ailelerde veya yalnız bir hayat sürerken, cahil-eğitimsiz sınıf maddi imkanlarının da üzerinde bir kapasiteyle çocuk doğurarak çoğalıyor.
3. Bu topraklarda egemen olan inanç sistemi, aydınlanmanın önündeki en büyük engel. Siz imam hatip okullarında, Kuran kurslarında, hafız okullarında, sübyan mekteplerinde, tarikat-cemaat yurtlarında bilim, felsefe, rasyonel düşünce öğretildiğini, sorgulayan, eleştiren bireyler yetiştirildiğini mi sanıyorsunuz?

Zamanında AK Partisi'ne mensup bir vekilin de söylediği gibi, "cumhuriyet parantezi" bu halk için kapanmıştır. Demokrasiyle bu iş olmuyor, olamıyor; yaşayarak gördük hepimiz. Ülkede serbest seçim yaparsanız, sayısal üstünlüğü olan ayaktakımı iktidarı ele geçiriyor ve sonuç ortada.

Bize Atatürk gibi mutlak gücü elinde toplamış, gerektiğinde halkın kafasına sopayı indirmekten çekinmeyecek, "halk için halka rağmen" kararlar alabilecek bir lider lazım.
 
Dünyanın başına ne kadar pislik, hüsran, savaş, katliam, zulüm geldiyse din ve milliyetçilikten gelmiştir.. Medine tül fazıla diye bir kitap var, Farabi tarafından yazılmıştır.. Aslında platon un devlet inden aparmadır. Velhasıl bir lider ve toplumun nasıl olduğu ya da olmamasını çok iyi anlatırlar.. Demokrasi hastalıklı bir rejimdir.. Sürülerin genelin yaşama şartlarına karar verdiği bir düzendir ancak cumhuriyet ise herkesin, her bireyin kararlarına göre hareket eden daha üst bir yönetim biçimidir.. Yıllar önce herkes dışladı, mankenin biri dile getirmişti.. Benim oyum çobanın oyuyla bir olamaz ifadesi yanlış anlaşıldı.. Doğru anlaşılmadı.. Yazık oluyor memlekete..
 
Geri