Hiç unutmuyorum, ortaokul zamanlarıydı. Biriktirdiğim parayla bisikletimi almaya gitmiştik, bisikleti tabi mobilyacıdan almıştık o zamanda öyleydi denk gelmişti.
Neyse bisikleti arabanın arkasına yatırdık, bende sallanmasın devrilmesin diye yanına uzanıp getirmiştik. Tabi o zaman böyle bisiklet sele ayarıdı zartı zurtu yoktu, adam kafasına göre ayarlamıştı. Eve varınca direk bisikleti alıp ilk hevesle turlamaya başlamıştım, tabi biraz büyük geldiği için ayaklarım yere tam basmıyordu, kaldırımdan giderken 3-5 tane teyze karşıma çıkmıştı. Yavaş yavaş geliyorlardı, şimdi dursam ayağım yere değmiyordu, atlasam anca durabilirdim, bende yavaş yavaş geçerim diye durmadım tam aralarına gelince hız sıfırlandı ben olduğum gibi sağ yanıma devrildim.
2 teyze benim çarpmamla yana doğru sendeledi.birisi düştü mü çömeldi mi bilemiyorum, tabi bende yere düştüm ama utancımdan acı hissetmiyorum. Teyzeler bir başladı saydırmaya küfür, beddua etmeye sorma.
Kendinden büyük bisiklete biniyor, üstümüze mi çıkacak nedir, nasıl insanlar var nasıl ailer var vs vs saydırdıkça saydırmışlardı. Ben tabi utancımdan bir şey diyemiyorum, herkes bana bakıyor. Bisikleti elime alıp sürüp kaçmıştım oonu hatırlıyorum.
Kısasadan hisse, nasılki araç yolunda araçlar bize tehlike oluşturuyorsa, kaldırımda da bizler yayalara tehlike oluşturuyoruz. Tabi bir aracın çarpması gibi etkimiz olmaz ama yaşlı insanlarda ciddi yaralanmalara sebeb olabiliriz. O yüzden
kaldırımdan gitmemiz yasak. Yine
gideceksek insanlara karşı paranoyakça yaklaşmaktan başka çare yok. Çünkü bazen o kadar dengesiz manevra yapıyorlar ki aklınız şaşar. Özellikle ters yönden kenardan giderken, kaldırımdan yola atlayanlar sizin gittiğiniz yönden gelen araçlara odaklandıkları için sizi görmüyorlar. Hem suçlu hem kusurlu olursunuz, hem cezaya hem kavgaya girebilirsiniz... Bazen düşünüyorum, bu kadar risk bu kadar ekonomik ve psikolojik baskıya değiyor mu diye?...