Köpek maceralarımı anlatayım:
Beni en çok korkutanı ve tedirgin edeni, köy yollarında, iki köy arasında otlayan koyunların bekçi köpeği oldu. Havalamaddan koşmaya başladı suratını görünce bastık pedallara, nasıl hızlı koştuğuna inanamazsınız. Neyse yol düzdü de kaçtık, zaten alanından çıkınca bırakıyor peşinizi.
Ama asıl ızdırap olanlar nedense, beni hiç umursamaz diye düşündüğünüz köpekler oldu. sokaklarda caddelerde yatanlar birbirlerinden gazı alıp havlıyorlar.
Bahçeköy'de anayolda 4-5 tanesi hep yatarlar kaç defa yanlarından geçtim kafalarını bile kaldırmayanlar, 2 gün evvel gaza geldiler sürü halinde kovaadılar ama yavaşladım bağırınca afalladılar durdular.
Sarıyer'in anayolunda yemekten koç kadar olmuş uyuşuklar bile bazen havlayım 5-6 mt kadar koşuyorlar ama kiloları itibariyle koşmuyor yuvarlanıyorlar.
Ancak; Beykoz içindeki ana yolda yan tarafta otobüs durayında yatan mahalle köpeği, sorgusuz sualsiz sağ ayakbileğime yapıştı ve dişleri geçiridi. Kanama falan oldu neyse yıkadık tendürdiot ve ardından kuduz aşısı oldum. 5 yıl rahatım, ısırsa bile kudurmam. Lakin bunlarda bir ayrım yok benım tecrubelerime göre. kafalarına göre havlıyor kovalıyorlar. Ancak birbirlerinden gaz aldıkları kesin.
Ne yapıyorum. yerde yatan dolanan köpek gördüğümde hemen yavaşlıyorum. Mümkün olduğunca uzaklarından sürüyorum. Yol ve moduma göre ya duruyorum ben de ona bağırıyorum ne derdın var dıye ya da hızlanıyorum. Ama hızlanırsanız kesin kovalanırsınız. Şimdiye kadar yavaşlayıp durduklarımın hiç biri tutumunu sürdürmedi.