Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Markette çalıșıyorum sorularınızı alabilirim

Keşke "yurtdışındaki bir market" şeklinde o küçük ayrıntıyı belirtseymişsiniz; bu forumdakilerin çok büyük bir çoğunluğu Türkiye'de yaşıyor; dolayısıyla ismini bilmediğimiz bir yabancı ülkedeki ne marketteki ürünler, ne de çalışma koşulları çok fazla ilgimizi çekmez açıkçası; o ülkeye gidip yerleşmeyi düşünmüyorsak eğer...
 
Scudo
Evet yurt dıșındayım hala, bir Türk marketinde çalıșıyorum. Açıkçazı bunu belirtmenin birșeyleri değiștireceğini düșünmedim. Hatta madem öyle devamını da açıklayayım, üzerinden fazla bir zaman geçmedi desem yeridir. TÜRKİYEdeki lise diplomam ile ismini anmak istemediğim bir üniversiteye bașvurdum, bana randevu verdiler.

Randevuya gittiğimde ise akademik derecede dil yeterliliğim olmadığı için bunun mümkün olmadığını söylediler. Haliyle ben de bir süre sonra çalıșmaya bașlamak zorunda kaldım, dile tam olarak hakim olamadığım için bașvuru yaptığım yabancı kurumların hepsi mümkün değil dedi. Hatta staj için bile olmaz diyen kurumlar oldu. Belirtmek istediğim asıl konu ürünlerle ilgili kısımdı ama nasıl oldu da konu buraya geldi anlamadım. Keșke çalıșma koșullarını yazmasa idim.

Geçen yıl saatlerce çalıșıp üniversite sınavına hazırlandım ama sınava giremedim. Yeterli mi?
Nerden buraya geldik aciklayayim ; Yurtdışında calisma sartlari ve haklar daha iyidir diye biliyoruz. Avrupa'da isen eger, O bakimdan karsilastirma yapariz demistim. ..Ama sen neden boyle bi tepki verdin ki simdi hayırdır?
 
Sn.Mad Buddha;anladığım kadarıyla ''Ben iş buldum,halimden de memnunum,alanında iş bulamayanlar ya iş beğenmiyordur,ya da yeteneksizdir'' diyorsunuz..
Mutlu musunuz,peki..o_O

Kendilerine iş verilmeyen mesela öğretmenler varken,siz bu insanlara yeteneksiz ya da iş beğenmeyenler mi diyeceksiniz?

Toplum dediğiniz şey bir bütündür..Toplumun içinde yetenekli insanlar da olur,yeteneksiz insanlar da..Sapığı da olur,aşırı zekisi de..Hiç okul görmemişi de olur,profesörü de..vb
Bir toplum içinde yaşayıp,bir yere gelip,kendiniz gibi olmayan insanlara laf sokmak doğru değil..
Ben işimin ehliyim arkadaş,sen değilsin,olsaydın böyle sürünmezdin filan..Bu mu yani?!
Sizin iş bulmanız,kariyer yapmanız,çok para kazanmanız sizi bu toplumda mutlu yapmaz..Siz mutlu değilsiniz,olamazsınız da..İçinde yaşadığınız toplumun büyük kısmı sürünürken,sizin mutlu olma ihtimaliniz yok..Çünkü her şekilde bu olumsuz konjonktürden etkileneceksiniz,bu kaçınılmaz..
Yani bir şeyleri başarmanız,sizin bu toplumda mutlu olmanızı sağlamaz..Bu ülkede genç işsizliği %25'lerde gezinirken,sizin ben yetenekliyim/iyiyim demeniz beyhude..Çünkü o milyonlarca genç,size bir gün yol/su/elektrik olarak geri dönecek..
Haliyle yetenekli olmanızın size bir katkısı olması için,yani mutlu olmanız için,içinde yaşadığınız toplumdaki yeteneksiz olan insanların da bir şekilde rahat yaşayabilmesi lazım..
Milyonlarca işsizin veya çok zor koşullarda çalışan milyonlarca işçinin/emekçinin olduğu bir toplumda,sizin başarılı olmanız,kariyer yapmanız,çok para kazanmanız hiçbir anlam ifade etmez..Yeteneklerinden faydalanılan,sömürülen bir bireyden başka bir şey değilsiniz..Bu noktada da devreye kimin yetenekli/akıllı olup olmadığı sorusu devreye girer..Yani ''kapitalizme hizmet eden yetenekli/başarılı insanlar,gerçekten akıllı insanlar mıdır?''
Alanında iş bulamayan derken? Mutfak sanatları ve Gastronomi mezunuyum, dijital pazarlama ve reklam uzmanı olarak çalışıyorum. Saçmalıyorsun bence. İşinde başarılı olan ve güzel yerlere gelen insanların tek ortak özelliği nedir bilir misin? Kendilerini geliştirmek ve fark yaratmak için EŞŞEK gibi çalışmaları. Sabah işe gidip akşam 6 olsa da kaçsam diye düşünüp işini üstün körü yaparsan üç kuruşa tama edersin. Çalıştığım yere staj yapmak için gelen mühendisler var. Sadece dersleri verecek kadar çalışan ve üstüne koymayan ile ders dışında kendini geliştirmek için ekstra şeyler yapan arasında dağlar kadar fark var.

Evet. İşinin ehliysen ve seninle aynı işi yapan diğer insanlar ile aranda mesleki farklar varsa her halükarda iş bulursun. Yazılarım üzerinden ajitasyon yapmazsan sevinirim.
 
Müşteri, ürünü gördüğü fiyattan alır! Etiketin fotoğrafını çekip direk kasaya gidin. Eğer etiket gerçekten de sizin aldığınız ürüne aitse kesinlikle o fiyattan vermek zorundalar. Buna "fiyat farkı" deniyor ve etiketi değiştirmeyi unutan personel çoğu zaman bunu cebinden veriyor ki durum yöneticisinin kulağına gitmesin :D İşini iyi yapmayan personele acımayın :cool:
Dipnot: Cebimden verdiğim rekor fiyat farkı 300 TL'ydi ve bir cep telefonuna aitti :snzdglsn:
Cebinden verme olayını hiç duymadım ve görmedim de. Nasıl iş o ya abi?
 
  • Hahaha
Tepkiler: Road_Runner
Cebinden verme olayını hiç duymadım ve görmedim de. Nasıl iş o ya abi?
"Al şu parayı, beni görmedin" demiyor diye tahmin ediyorum. Maaşından kesiliyordur en fazla.
 
@Berke artistlik yaptım biraz aslında. Müdüre, mağazamı değiştirmesi karşılığında fiyat farkını vereceğimi söyledim. İstemiyordum o mağazada çalışmayı :D

Aslında "fiyat farkı" denen durum doğal bir durumdur. Aynı iade gibidir, aynı faturalı satış gibidir. Belirli bir işlemdir yani. Müşteri reyonda gördüğü fiyattan daha yüksek bir fiyatla kasada karşılaştığında müşteri hizmetlerine gider ve itiraz eder. Görevli de ürünü müşterinin gördüğü fiyattan müşteriye verir, fiyat farkı kağıdını düzenler (tam hatırlamıyorum). Daha sonra akşam mağaza kapanışında da bu fiyat farkı kağıdını ve üzerindeki fark tutarını yöneticisine imzalatır :D İşte sorun burada başlıyor. Ne personel yöneticisine bunu imzalatmak, yani göstermek istiyor, ne yönetici müdürüne bunu göstermek yani imzalatmak istiyor. Bir üst mevkideki kişinin bundan haberi olmasın istiyoruz, çünkü işittiğimiz azarın haddi hesabı yok :D Bu yüzden birkaç liralık fiyat farkları daima cepteki bozukluklardan verilir. Vermek tabiiki zorunlu değil, hatta vermek yasak bile :D Ama yöneticiden bir posta laf işiteceğine 2 lira verip kurtuluyorsun. Eğer vermek istemeyeceğin kadar büyük bir fark ise (mesela 10'larca lira) konu tüm üstlerine gidiyor ve o günden sonra sana o mağazayı zehir ediyorlar :D Çünkü bu fiyat farkları mağazanın cirosundan düşüyor. Yüzbinlerce ciro basan mağazada 3-5 liranın hesabını yapıyor müdür evet malesef. Zaten bu yüzden müdür olmuş adam :D Mağazadaki florasanların yarısını söker, klimayı açmaz (müşteri üşüyoruuuz diye şikayet üstüne şikayet eder ama müdür yine de açmaz) :D 20 kasası olan mağazayı 10 kasiyerle döndürmeye çalışır, personel talebinde bulunmaz bölge müdüründen, çünkü o da bölge müdüründen korkar! :ssrtcbya: Kısacası herkes bir üstünden korktuğu için daha az maliyetle, daha az personelle, daha az giderle kapatmaya çalışıyor günü. Eğer senin 1000 metrekarelik bir reyonun varsa ve bu reyonu sadece 2 personelle çevirebiliyorsan bölge müdürünün bir numaralı, gözde müdürü olursun. Ve yarın öbürgün bir bölge müdürü kontenjanı açıldığında, genel müdürlüğe seni önerir o_O Benzer ilişki personel-yönetici arasında da var, yönetici - müdür yardımcısı arasında da var, müdür yardımcısı - müdür arasında da var :harika:

Az personelle çok iş yaptırıp, personeli ezip, üstünün gözüne gireceksin ki seni önersin :snzdglsn: Bu yüzden asla personel talep edilmez. Binlerce metrekarelik mağazalar gerçekten de 15-20 personelle dönüyor, görseniz inanmazsınız. 140 personelle açılan mağaza, 3 yıl sonunda 40 personele düştü :) Ciroya göre personel alınır mağazalara. Ciro yüksekse personeli tamdır, ciro düşükse personel bulunmaz reyonlarda. Deterjana da gazoza da çikolataya da aynı personel bakar. Hangisine yetişsin :D
 
Alanında iş bulamayan derken? Mutfak sanatları ve Gastronomi mezunuyum, dijital pazarlama ve reklam uzmanı olarak çalışıyorum. Saçmalıyorsun bence. İşinde başarılı olan ve güzel yerlere gelen insanların tek ortak özelliği nedir bilir misin? Kendilerini geliştirmek ve fark yaratmak için EŞŞEK gibi çalışmaları. Sabah işe gidip akşam 6 olsa da kaçsam diye düşünüp işini üstün körü yaparsan üç kuruşa tama edersin. Çalıştığım yere staj yapmak için gelen mühendisler var. Sadece dersleri verecek kadar çalışan ve üstüne koymayan ile ders dışında kendini geliştirmek için ekstra şeyler yapan arasında dağlar kadar fark var.

Evet. İşinin ehliysen ve seninle aynı işi yapan diğer insanlar ile aranda mesleki farklar varsa her halükarda iş bulursun. Yazılarım üzerinden ajitasyon yapmazsan sevinirim.
Ne ajitasyonu kardeşim..Vakit geçirmek için iki cümle kuruyoruz şurada:hhhhhh:
Gen veya şans faktörü ne olacak?
Her şeyi kendini geliştirmek ve çok çalışmak ile açıklayamayız ki..''Ben çok çalıştım,hem de kendimi çok geliştirdim,sen de yap'' diyorsun..Bu kadar basit değil işte..
 
@Berke artistlik yaptım biraz aslında. Müdüre, mağazamı değiştirmesi karşılığında fiyat farkını vereceğimi söyledim. İstemiyordum o mağazada çalışmayı :D

Aslında "fiyat farkı" denen durum doğal bir durumdur. Aynı iade gibidir, aynı faturalı satış gibidir. Belirli bir işlemdir yani. Müşteri reyonda gördüğü fiyattan daha yüksek bir fiyatla kasada karşılaştığında müşteri hizmetlerine gider ve itiraz eder. Görevli de ürünü müşterinin gördüğü fiyattan müşteriye verir, fiyat farkı kağıdını düzenler (tam hatırlamıyorum). Daha sonra akşam mağaza kapanışında da bu fiyat farkı kağıdını ve üzerindeki fark tutarını yöneticisine imzalatır :D İşte sorun burada başlıyor. Ne personel yöneticisine bunu imzalatmak, yani göstermek istiyor, ne yönetici müdürüne bunu göstermek yani imzalatmak istiyor. Bir üst mevkideki kişinin bundan haberi olmasın istiyoruz, çünkü işittiğimiz azarın haddi hesabı yok :D Bu yüzden birkaç liralık fiyat farkları daima cepteki bozukluklardan verilir. Vermek tabiiki zorunlu değil, hatta vermek yasak bile :D Ama yöneticiden bir posta laf işiteceğine 2 lira verip kurtuluyorsun. Eğer vermek istemeyeceğin kadar büyük bir fark ise (mesela 10'larca lira) konu tüm üstlerine gidiyor ve o günden sonra sana o mağazayı zehir ediyorlar :D Çünkü bu fiyat farkları mağazanın cirosundan düşüyor. Yüzbinlerce ciro basan mağazada 3-5 liranın hesabını yapıyor müdür evet malesef. Zaten bu yüzden müdür olmuş adam :D Mağazadaki florasanların yarısını söker, klimayı açmaz (müşteri üşüyoruuuz diye şikayet üstüne şikayet eder ama müdür yine de açmaz) :D 20 kasası olan mağazayı 10 kasiyerle döndürmeye çalışır, personel talebinde bulunmaz bölge müdüründen, çünkü o da bölge müdüründen korkar! :ssrtcbya: Kısacası herkes bir üstünden korktuğu için daha az maliyetle, daha az personelle, daha az giderle kapatmaya çalışıyor günü. Eğer senin 1000 metrekarelik bir reyonun varsa ve bu reyonu sadece 2 personelle çevirebiliyorsan bölge müdürünün bir numaralı, gözde müdürü olursun. Ve yarın öbürgün bir bölge müdürü kontenjanı açıldığında, genel müdürlüğe seni önerir o_O Benzer ilişki personel-yönetici arasında da var, yönetici - müdür yardımcısı arasında da var, müdür yardımcısı - müdür arasında da var :harika:

Az personelle çok iş yaptırıp, personeli ezip, üstünün gözüne gireceksin ki seni önersin :snzdglsn: Bu yüzden asla personel talep edilmez. Binlerce metrekarelik mağazalar gerçekten de 15-20 personelle dönüyor, görseniz inanmazsınız. 140 personelle açılan mağaza, 3 yıl sonunda 40 personele düştü :) Ciroya göre personel alınır mağazalara. Ciro yüksekse personeli tamdır, ciro düşükse personel bulunmaz reyonlarda. Deterjana da gazoza da çikolataya da aynı personel bakar. Hangisine yetişsin :D
A'dan Z'ye haklısın abi maalesef.
 
  • Beğen
Tepkiler: Road_Runner
Ne ajitasyonu kardeşim..Vakit geçirmek için iki cümle kuruyoruz şurada:hhhhhh:
Gen veya şans faktörü ne olacak?
Her şeyi kendini geliştirmek ve çok çalışmak ile açıklayamayız ki..''Ben çok çalıştım,hem de kendimi çok geliştirdim,sen de yap'' diyorsun..Bu kadar basit değil işte..
Şans faktörü büyük. Önemli olan şans kapını çaldığında farkına varmak ve sonrasında çok çalışmak. Kısaca "uyanık olacaksın" diyelim.
 
Bu tarz insider bilgiler yoktur umarım. 😂😆😄

Geçen hafta bir akşam arkadaşlarla yemeğe gittik. Lokantada siparişimizi alan garsonun, gömlek cebinde bir kaşık taşıdığını farkettim. Önce biraz garip geldi, ama fazla dikkat etmedim. Daha sonra,masaya su ve çatal kaşık getiren kominin de cebinde bir kaşık taşıdığını gördüm. Salona baktığımda tüm garsonların cebinde birer kaşık taşıdığını anladım. Siparişlerimizi kontrol etmeye gelen garsona: -"Neden kaşık?" diye sordum. -"Şöyle anlatayım," diyerek söze başladı, -"lokantanın sahipleri McKinsey Danışmanlık’tan, yaptığımız işlerle ilgili danışmanlık aldılar. Aylar süren istatistiksel analizlerden sonra müşterilerin kaşıklarını, çatal bıçaklara oranla %74 daha sık düşürdüğüne karar verdiler. Bu durumda, masa başına saatte düşen kaşık adetinin üç olduğunu gördüler. Garsonlarımızın bu duruma karşı hazırlıklı olmalarıyla, mutfağa gidip gelmelerden yapacağımız tasarruf, vardiya başına saatte bir buçuk adam ediyor." Konuşmamız bittiğinde arka masadan metalik bir ses duydum. O anda garson, yere düşen kaşık yerine cebindekini koyarken -"bir dahaki mutfağa gidişimde yeni bir kaşık alacağım, böylece fazladan mutfağa gidip gelmeme gerek kalmıyor," dedi. Etkilenmiştim. Garson masadaki diğer siparişlerle ilgilenirken ben de çevremi incelemeye koyuldum. Bu sefer dikkatimi başka bir şey çekti. Garsonların tümünün fermuarlarından dışarı incecik ipler sarkıyordu. Merakıma yenik düşüp garson uzaklaşmadan sordum: -"Özür dilerim, şuradan sallanan ip ne işinize yarıyor, söyler misiniz?" -"Tabii ki!" diye yanıtladı, sesini alçaltarak. -"Herkes sizin gibi iyi bir gözlemci değil. Bu bahsettiğim danışmanlık firması tuvaletlerde de zaman kazanabileceğimizi keşfetti." -"Nasıl yani?" -"Bakın," diye devam etti, -"ipin ucunu ...şeyimize...bağladığımız zaman pisuar önünde elimizi değdirmeden dışarı çekebiliyoruz, böylece elimizi yıkamaya gerek kalmadığı için tuvalette harcadığımız süreyi %76 oranında azaltmış oluyoruz." -"Tamam, mantıklı... ama bu ip dışarı çıkmasına yardımcı oluyor da, geriye nasıl sokuyorsunuz?" -"Şey," diye fısıldadı, sesini iyice alçaltarak, -"Başkalarını bilmiyorum ama ben kaşığı kullanıyorum."
:koptum: :koptum: :koptum:
 
Keşke "yurtdışındaki bir market" şeklinde o küçük ayrıntıyı belirtseymişsiniz; bu forumdakilerin çok büyük bir çoğunluğu Türkiye'de yaşıyor; dolayısıyla ismini bilmediğimiz bir yabancı ülkedeki ne marketteki ürünler, ne de çalışma koşulları çok fazla ilgimizi çekmez açıkçası; o ülkeye gidip yerleşmeyi düşünmüyorsak eğer...
%90 Türk ürünleri satan bir yer.
 
@Mad Buddha hocam özgüveniniz imrendirici, bu konuda lafım yok ama malum "hepimiz aynı gemideyiz". işsizlik şuan %15 genç işsizlik %27...bu rakamlar 2 katına çıksa da bu kadar güvende olabilecekmisiniz. peki ya işsizlik %50 olsa yinede hayatınız hiç etkilenmeyecek mi? işsizlik, gelir-alım gücü azalmasına, üretimin yavaşlamasına, fabrikaların kapanmasına, devletin topladığı verginin azalmasına, hizmetlerin gerilemesine büyümenin durmasına ve bu döngünün dahada karanlık devam etmesine sebep olmuyor mu? sosyolojik etkilerine hiç değinmedik bile. hadi siz birşekilde becerinizle yurt dışına transfer oldunuz, bu ülkenin belkide batıyor olması sizi hiç etkilemeyecek mi?
niyetim ajitasyon vs değil ( 😊 ) ama kendinizi nereye kadar soyutlayabilirsiniz ki?
@BisikletSeverÜye ilk başta yazılım mezunuyum demiştiz, mesajlar sonrası aslında okulu bitirmediğinizi öğrendik. türkiyede gibi konuştunuz ama şimdi yabancı ülkede olduğunuzu ifade ediyorsunuz. bu iki nokta sizin profilinizi değiştirdi ister istemez..yazılımcı olmakla olmamak arasında önemsiz görünsede bir diploma var, diploma yoksa lise mezunusunuz.
 
Son düzenleme:
Bilişim sektöründe 10 yılı aşkın süredir çalışıyorum. Yetenekli bir yazılımcı olsan şu an market'de çalışıyor olmazdın. Üzgünüm. Acı ama gerçek.
Yeğenimin nişanlısı Hindistanlı. Aslen makine mühendisi, ama yazılım işleriyle uğraşıyor. Herhangi bir firmaya bağlı olmadan, sadece kendi çabalarıyla, hem yurtiçi hem de yurtdışında kendi müşteri portföyünü oluşturdu. Çok da iyi paralar kazanıyor. Onu gördükten sonra artık bazı şeylerin sadece ülkemizden kaynaklanmadığına emin oldum. Bir kere başta yabancı dil olmak üzere, her konuda çok yetersiziz. Kendimizi işimizde geliştirmek desen zaten hak getire. İş ahlakı yerlerde sürünüyor. Sonra elin Hintlisi dilini bile bilmediği ülkeye geliyor, binlerce yazılımcının boş gezdiği bir ortamda fark yaratıp öne geçiyor. Suç sadece ülkemizdeki düzende mi?
 
Diplomayla is bulma isi daha cok asgari ücretli islerde oluyor ekseri. Yanlis anlamayin milyonlarca üniversite mezunu var ama calisma alanlari neredeyse yok gibi.
Yazilim islerinde cok fazla diplomaya bakilacagina ben ihtimal vermiyorum. Benim şahsen tanidigim ve buyuk paralar kazanan arkadaslarim var . Hepsi alakasiz bolumlerden mezunlar
 
Sizin marketin sahibi gibi emek sömürücüsü kompradorların yatacak yeri yok.Kanunda bir kişi bir haftada 45 saatten fazla çalıştırılamaz diye açık açık belirtiliyor ama sizi 57 saat çalıştırıp hakkınızı yiyebiliyor.
Şimdi kime kızalım
-Marketin sahibi koca göbekliye mi?
-Denetlemeyen bakanlığa mı?
-Sarı sendikacılara mı?
-Kapitalist sisteme mi?
-Kapitali olmayıp da kapitalizmi savunanlara mı?
Proletarya'nın ateşi zalimlerin üzerine ateş yağmuru gibi yağacak ve ekmeği için savaşan halkların zaferi ile daim olacaktır. ✌️
 
Diplomayla is bulma isi daha cok asgari ücretli islerde oluyor ekseri. Yanlis anlamayin milyonlarca üniversite mezunu var ama calisma alanlari neredeyse yok gibi.
Yazilim islerinde cok fazla diplomaya bakilacagina ben ihtimal vermiyorum. Benim şahsen tanidigim ve buyuk paralar kazanan arkadaslarim var . Hepsi alakasiz bolumlerden mezunlar

99'da üniversiteye kaydoldum, ilk yıldan itibaren yazılımcı olarak çalışmaya başladım pek okula gitmedim. 2009'da askerliğimi yapmazsam kaydımı yenilemeyeceklerini söylediler diye mecburen askere gittim ( ben döndüm bedelli çıktı ) döndükten sonra da kalan bir kaç dersi vereyim derken yurtdışına taşındım, yaklaşık 12 sene matematik mühendisliği okudum ama mezun olamadım bir türlü.
Bu süreçte Turkiye'de banka, gsm operatörü, uluslararası bir kaç şirkette çalıştım bana kimse diploma sormadı. Yurtdışından iş teklifi aldım dedim diplomam yok "olsa da Turkiye'deki üniversiteleri pek bilmiyoruz biz, farketmez" dediler. Benim gibi bir sürü insan var.
Yazılım sektörü için diploma zaruri değil, Turkiye'de iş bulamayan bir sürü adam geldi Hollanda'da çalışıyor. Türkiye artık yetenekli yazılımcının kıymetini bilemeyecek hatta belki abartarak söylüyorum, adamların yeteneğini anlayamayacak durumda malesef.
5 seneden fazla tecrübesi olan, ingilizce iletişim problemi olmayan ortalama üstü yazılımcı Hollanda, Almanya, İngiltere, iskandinav ulkelerinde rahat iş bulur.
 
Geri