hasta oluyorsun 1 haftaya geçiyor, o insanların hayatı hep öyle. yan tarafımda 35 - 40 yaşlarında bir adam kan kusuyor, göz göze geldik. ne hissettiğini o kadar iyi anladım ki. sağlık önemli.
Yaşadığımız ülkede "önleyici sağlık" bilinci gelişmediği için ne yazık ki bu haldeyiz. Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz hiçbir şey denetlenmiyor. En son İliç altın madeninde meydana gelen faciada olduğu gibi, kanserojen maddeler havamıza, suyumuza, toprağımıza karışarak bizleri yavaş yavaş zehirliyor. Sonra da kanser olan, tedavisi çok zor hastalıkların pençesine düşen insanlarla dolup taşıyor hastanelerimiz. Tabii bu durumdan, her hastayı para kaynağı olarak gören, hasta başına devlet hazinesinden garanti para alan büyük sermayenin hiçbir şikayeti yok.
Bundan yıllar önce, Türkiye'deki pirinç ve bakliyatın yarısından fazlasının yetiştirildiği ve Ergene nehrinin sularıyla sulanan Ergene havzasına karışan kanserojen maddelerle ilgili olarak, Sağlık Bakanlığı bir rapor hazırlatmıştı. Raporda
"Bu topraklar zehirli, burada yetişen her şey insan sağlığını tehdit ediyor" gibi bir sonuç çıkınca da, rapor kamuoyuna açıklanmadan hasıraltı edilmişti. Neyse ki, ettiği yemine sadık olan bir vatansever hekim çıktı ve raporu açıkladı:
(link)
Peki sonra ne mi oldu? Sağlık Bakanlığı, Doç. Dr. Bülent Şık hakkında dava açtı. Daha sonra da KHK ile görevinden ihraç edildi. Yani asli görevi bu raporu halka duyurup önlem almak olanlar, bunu yapmayıp halk sağlığını tehdit eden bu durumla ilgili halkı uyarmak isteyeni cezalandırma yoluna gittiler.
(link)
Biz bu topraklarda daha çok cenaze kaldırırız...