Habire tekrar edip duruyorum ama tekrar söyleyeyim. 79 doğumlu, hayatı boyunca spor yapmamış 75 kilo herifin biriyim.... Normalde 65 kiloydum ama son 2 senedir sünger gibi içip bira göbeği yaptığım için 75 oldu. 25kg bisikletin 15kg bisikletten
motor kapalıyken tek farkı sırtlanıp merdiven çıkarken. Bir de epeyce daha pahalı tabi. Sürüşte pek bi fark gör
emedim. Birinden inip öbürüne binmeli uzadıya testler yapmadım, ancak motor kapalıyken ikisi de aynı hissiyatı verdi. Cihazı, Cuma akşamları şarj ediyorum bu gün Çarşamba akşamı (Dejavu) vaziyet resimdeki gibi. 20km sonra %99 batarya mevcut.
Ayrıca kullandığım gösterge, bisiklet üzerinde default gelen değil. Bafang markası bu konuda iyi bir iş yapmış: UART ve CAN-BUS olarak iki ayrı iletişim protokolü kullanıyor. UART eski, CAN yeni modellerde mevcut. CAN ayrıca otomotivde de sık kullanılan, yüksek kapasiteli bir veri aktarım protokolü imiş. (Ethernet/ADSL/Morse kodu gibi). Birbirlerine uyumlu olması kaydıyla (UART/CAN) istediğiniz göstergeyi istediğiniz motor ile birleştirebiliyorsunuz, bunların bazıları Bluetooth LE protokolü ile BafangGO uygulamasına ya da kendi yazacağınız bir uygulamaya veri aktarılabiliyor. Pedala uyguladığınız anlık kuvvet, kadans vb bilgileri edinebiliyorsunuz. Misal, aşağıdaki resimde sol alttaki 0w motorun sağladığı takati, sağ alttaki 0w totomun sağladığı takati gösteriyor.
Bu makine benim için bir
taşıt. Spor nesnesi değil. Hayatım boyunca ne bisiklet yarışı ne futbol ne de basketbol vb izledim. 2-3 sene öncesine kadar biraz Ralli ve RallyCross merakım vardı ancak işlerin yoğunluğu içinde kayboldu gitti. İşe gidip gelebileceğim, daha geçen sene yenilediğim ortalama üstü bir arabam var ama daha
hiç kullanmadım.
Plakasını bile bilmiyorum.

Peder bey haftada iki defa torununu okula götürüp getiriyor... Neyse ki şu anki ofis oldukça yakın, bana bu imkanı sağlıyor. Bu bisiklete hatırı sayılır masraf yaptım, epeyce de kendim uğraştım üzerinde. Fren ve vites sensörleri yoktu bunları bulup taktım, ışıklandırması yoktu, onları buldum. Su geçirebilecek yerlerini tespit edip silikonladım, ve geçtiğimiz kış her gün bununla gittim işe. Malumunuz kar yağmadı bu sene, bir de siste kalmadım ama diğer tüm hava şartlarından geçtik birlikte. Islanmaya başlayınca Cevat Kelle çantasından yağmurluğu çıkarıp devam ettim. Sağnağa, rüzgara yakalandım, bileklerime kadar suyun içinden geçtim (bisikletin üzerinde iken) hiç birini dinlemedi, "Hadi gidelim" dedi sadece. Eğer yolunuz bisikletle 1 saatin (yada ne kadar gözünüz kesiyorsa) altında ise İstanbul için optimum işe gidip gelme taşıtı bir pedal destekli bisiklettir. Ayrıca hafta sonrlarında, vakit bulduğunuzda sahile ya da muadili, bisiklet sürülebilecek bir yere gidip şenlenmenize de olanak verir.
