Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Evimizde Kalan Gezginler'den Manzaralar

Dünya gezginlerine elimizden geldiğince yardımcı olmak, rahatlayıp dinlenmelerini sağlamak, tecrübe ve bilgi alışverişinde bulunmak paha biçilemez bir deneyim. Samsun da turcuların uğrak noktası olduğu için son 1 haftada yaşadığım birkaç anektodu kısa kısa paylaşayım:

WhatsApp Image 2018-05-30 at 09.37.12.jpeg

Evimizde tadilat olmasına rağmen geçen hafta Alman çift Marcel & Christina'yı ağırladık. İkisi de son derece pozitif insanlardı. Biri 34 diğeri 23 yaşında; ikisi de işlerinden 1.5 yıl izin almışlar ve daha önce en fazla 10 KM bisiklet sürmelerine rağmen memleketleri Almanya'nın kuzeyinde yollar buzluyken dünya turuna çıkma kararı almışlar.

5000 KM'dir hiç lastik patlatmadan gelip misafirimiz oldular (lastikler Schwalbe Mondial). Bisikletler Patria marka ve çelik. Sponsorları ve websiteleri de var: (link) veya 2Rad-Mobilität
Çocukta 45 kilo yük, kızda 20 kilo yük var. Istanbul'da ihtiyaçları olmayan 20 kilo yükü Almanya'ya geri göndermişler.
Frenler hidrolik Magura V-fren. Samsun'da yağ değişimini yapabilecek arkadaşı bize gelmeden önce bulabilmişler. Dün akşam Trabzon'da frenle ilgili yine sorun yaşamışlar (Trabzon'da yardımcı olabilecek bir yer biliyorsanız mesaj atınız).
Vitesler göbekten Rohloff marka ve 200.000 KM garantileri var.
Rüzgâr ve tırmanışa bağlı olarak günde ortalama 60-100 KM arası gidiyorlar.

İlk akşam dışarıda beraber bir şeyler yiyip içtikten sonra bisikletleri ve eşyaları bize bırakıp otobüsle Kapadokya'ya geçtiler. Birkaç gün sonra dönüp 1 gece daha kaldılar ve o akşam sahilde 12 KM beraber sürdük. Yüksüz bisiklete binmekte zorlandılar :) Marcel her ne kadar büyük bir Liverpool taraftarı olsa da ve finali bizimle beraber izlemek istese de Trabzon'daki Iran vizesi randevuları için ertesi sabah yola koyulmak zorunda kaldılar...

***

WhatsApp Image 2018-05-25 at 10.51.57 (1).jpeg

Misafir çiftimiz gittikten yarım saat sonra yine onların memleketinden, hatta aynı bölgeden, Daniel mesaj attı ve mesajdan 2 saat sonra eve geldi. Daniel maalesef çok bitkindi ve yolda gördüğü bir kazadan çok etkilenmişti. Duş, eşyalarını yıkamak ve bizimkilerle yediğimiz akşam yemeğindeki ev yemekleri keyfini biraz yerine getirdi. 24 yaşında, yeni mezun, fizik okumuş. Kitaplardan biraz Türkçe öğrenmiş. Bisikletini çok incelemedim fakat alüminyum olduğunu ve yanında 2 yedek zincir ve 1 kaset taşıdığını biliyorum. Birinden zincirleri sürekli 1000 kilometrede bir devirdayım yap tavsiyesi almış; böylelikle hem kasetlerin hem de zincirlerin ömrünü uzatabilirmiş... Ordu'da bir arkadaşıyla haftasonu için otel ayarlamışlar; bu yüzden O da ertesi sabah erkenden gitmek zorundaydı.


***

WhatsApp Image 2018-05-30 at 08.25.46.jpeg

Dün ise Slovakya'dan gelen misafirimiz Martin vardı. Kendisi Ispanya'da bir süre 2001 model Transporter'ında yaşadığı için tadilat nedeniyle yer yatağında yatmayı hiç problem etmeyeceğini gelmeden söylemişti. Yeni Zelanda'da bitirmeyi hedeflediği turuna sermayeyi o arabayı 4.000 Euro'ya satarak sağlamış. 33 yaşında ve iktisat okuyup bankada bir süre çalıştıktan sonra istifa edip bir arkadaşının vejeteryan restoranında şef olarak çalışmaya başlamış. Yeni Zelenda'dan aldığı vizeyle orada 1 yıl çalışıp geri döndüğünde Slovakya'da kaldığı yerden işine devam edecek. Bisikleti çelik olmakla beraber üstündeki donanım Acera ve Tourney karışımı :) Ayrıca yükü de sadece 14 kilo. Dün Merzifon'da bir pansiyonda geceliği 50 TL'ye (birbirlerini anlamamalarına rağmen pazarlıkla 70'den indirmiş) kaldıktan sonra aradaki 110 KM'lik yolu tek seferde geldi.
Onunla da akşam yemeği yiyip bir şeyler içerken hemen hemen her dünya vatandaşı arasında geçen yol, insan, kültür, sanat, spor, siyaset, ekonomi konularına değindik. İnsanların birbirinden öğreneceği ne kadar çok şey var...
Yukarıdaki fotoğraf bu sabah 06:45'te ben işe, o ise bir sonraki durağı Fatsa'ya doğru yola devam etmeden hemen önce. Birimiz ofise, birimiz dünya turuna.
 
Scudo
200.png


Bazen öyle özlüyorum ki e-posta hesabımı büyük bir ümitle açıyorum. Warmshowers'dan bir posta gelmesini, dünyanın kim bilir neresinden bir bisikletçinin bizde kalmasını diliyorum. Mart ayı dünyayı turlayan bisikletçilerin yoğun olarak Türkiye'ye girdikleri bir dönemdi. 10'u aşkın bisikletçiyi evimizde ağırladık. Ardından gelen sessizlik sonrası Mayıs ayının ilk haftasında Stéphanie ve Claude 'dan bir mesaj geldi. Her zaman ki gibi Yunanistan'dan Çeşme'ye, oradan bize geleceklerdi. İnternet sitelerini inceledim ve ilke'ye sorarak :) hemen kabul ettim. Fransız çift daha önce görmediğim bir tandem bisikletle turlamaktalar. Alman yapımı "Hase" markalı bisikletleri 4000 Euro'ymuş. Siteye giriş yaptıklarında hemen deneme fırsatı buldum. Müthişti ! Anlaştığımız günden bir gün sonra geldikleri için ne yazık ki kendileri bizim evde yatamadılar, onlarla çok vakit geçiremedim. Komşu bisikletçi Nevzat'da kaldılar ama evimizde yemek yediler. Kendilerine mantı, bulgur pilavı ve kıymalı kuru fasülye yaptım.Amatör düzeyde çello ve yan flüt çalan Stephanie'nin mesleğini unutsam da Cladue'un yazılım uzmanı olduğunu öğrendim. Oldukça nazik ve sevimli olan ikili, evimize gelmeden bize "Limonlu Turta" yapabileceklerini söyleyip ihtiyaç listesini göndermişlerdi. Akşam yemeği hazırlarken onlarda turtayı yaptılar. Pansiyon nöbetim gereği kendileri ile yemek yiyemesem de turtanın tadını bir gün sonra aldım. Ben evden ayrılınca İlke, Duru Doğa ve komşu çocuklarla çok keyifli zaman geçirmişler. Çocuklara deney bile yapmışlar. Ertesi gün kendileri ile Urla sahilinde yemek yiyip biraz sohbet ettim ve gezilecek yerleri gösterdim. Web sitelerinin Türkiye bölümünde bunlardan bahsetmişler. Her zaman olduğu gibi nazik, huzurlu, keyifli ve dostça bir iki günden sonra bu güzel insanlarla da vedalaştık. Hayat böyle güzel...

20180516-10.11.16_resized.png
 
@mariokaldato Eyvallah abi. Hayır, bu sefer böyle denk geldi :) Fakat yine de yoğun bir rota. Çünkü Avrupa'dan tura başlayıp Gürcistan üzerinden devam etmek isteyenler ya da Trabzon'dan Iran vizesi almak isteyenler ya iç kısımdan Merzifon üzerinden Samsun'a giriş yapıyor ya da Sinop üzerinden sahilden geliyor...

Daha önceleri evde kalacak yer olmadığı için birçok turcuyu bisikletçi arkadaşımın dükkanı kalmaya müsait olduğundan oraya yönlendirmiştim ve sadece çeviri konusunda yardımcı oluyordum. Yukarıda bahsettiğim tadilat ise terasın bir kısmını kapatıp oda yapmak; bundan sonra misafirler orada kalacaklar. Çatıyı henüz tam kapatamadığımız için şimdilik yer yatağı var :)
 
Bu konuyu açan kişiye teşekkür ediyorum. beni maziye götürdü.

Sene-1993 Yer-Düzce (o zamanlar Bolu'ya bağlıydı)
20180601_110823.jpg

Babam, bisikletle dünya turuna çıkmış bir japon turisti tutup eve getirmişti. Hem adam dinlenip karnını doyurmuştu hem de ablam yeni öğrenmeye başladığı ingilizce ile pratik yapma imkanı bulmuştu. Babamın da niyeti biraz bu yöndeydi galiba. O zamanlar abant gölünde karşılaştığımız turistlerle de hadi konuş diye ablama ısrar etmesinden çıkarım yapıyorum :) Japon misafirimiz bizim adres bilgilerimizi almıştı. Türkiye'den sonra uğradığı ülkelerden bize kartpostal falan gönderdiğini hatırlıyorum. o zamanlar cep telefonu yok tabi.

Siz güncel olayları paylaşırken benimki biraz nostaljik oldu ama kusura bakmayın :)
 

Dosyalar

  • IMG-20180531-WA0000.jpg
    IMG-20180531-WA0000.jpg
    52,3 KB · Okunma: 75
Sıcak Duş'umuzu Kullanan Roberto&Maria'yı Takdimimizdir

20181115_085752.jpg


Uzun bir süredir beklemekte, e-postalarımıza bakmaktaydık. Kasım ayında nihayet warmshowers kanalı ile iki İtalyan bisikletçi evimize konuk oldu... Her ne kadar İtalyan'da olsalar Roberto ve Maria Fransa Avignon'da yaşamaktalar. Yazarlık, gazetecilik ve radyo programcılığı yapan Roberto asıl gelirini Fransa'da bisikletçi gruplarına rehberlik yaparak kazanmakta. Maria ise Fransa'da İtalyanca öğretmenliği yapmakta...Özür dileyerek bir gün önce kalma isteklerini belirten bu sevimli çifti büyük bir mutlulukla kabul ettik. Her zaman olduğu gibi bizi İzmir Hermes Bisiklet Cafe'de bekleyen ikiliyi almaya gittiğimde Maria'yı lastik patlağıyla ilgilenir halde buldum. Bisikletten çok İtalyan edebiyatı ve özellikle sineması hakkında konuştuk. Fellini'yı çokca andık....Eve vardığımızda hava kararmıştı. Evde kendilerini sitenin çocuk ordusu bekliyordu. Roberto ve Maria'yı oldukça merak etmişlerdi. Özellikle Roberto'nun bıyığı hepsinin ilgisini çekti. Sıcak bir ortamda herkes birbirine kaynaştı ve çocuklar İngilizce konuşmak için limitlerini zorladılar. Tanışma ve konuşma faslının ardından bisikletçiler duş alırken hızlı bir şekilde akşam menümüzü hazırlamaya başladık. Duru Doğa liderliğinde çocuklar da konuklarımız için "İngilizce-Türkçe" sözlüğü hazırlamaya başladılar. Menümüz "tarhana çorbası, çömlekte sucuklu kuru fasulye, bulgur pilavı, çiğ köfte (battalbey), cacık ve ayrandan" oluşmaktaydı. Yemek ardından sohbet ve müzik dinleme faslı başladı. Bu arada kızımla Maria'nın iletişimi görmeye değerdi. Kendilerine rota önerilerinde bulunduk ve bolca çay içtik. Keyifli sohbet ardından herkes uyku faslına geçti. Ertesi gün kahvaltı ardından evi önce biz terk ettik. Roberto ve Maria onlara güvenip evi bırakmamızdan dolayı çok mutlu olduklarını ve yorumlarında bundan övgüyle bahsettiklerini sonradan okuyacaktım... :)

İkilinin web sitesi: (link)

(link)

(link)

(link)

(link)

(link)

(link)

(link)
(link)

(link)

(link)
 
180533 dosyayı görüntüle 180534 dosyayı görüntüle 180535 dosyayı görüntüle

Mayıs ayında evimize misafir olan dünya gezgini Romanyalı Luminita. Tesadüfen marketin önünde karşılaşmıştık . Selamlaştık , marketin yanındaki manavdan karpuz almak istiyormuş fakat büyük bir karpuzu taşımak istemiyormuş ben de karpuz bizde var buyur gel dedim hem geceyi geçirecek yerin var mı diye sordum ne yapacağını bilmiyormuş hava kararmak üzereydi hızlıca market alışverişi yaparken salda gölünden geldiğini söyledi 86 km yol yapmış ve Denizli’den Pamukkale’ye gidecekmiş . İsterse bizde geceyi geçirebileceğini söyledim kabul etti yolda bisikletlerimiz elimizde giderken eşimi arayıp aramadığımı sordu gerek olmadığını anlayışlı biri olduğunu söyledim pek inanmadı ama seçeneği de yoktu. Eve geldik yüklü bir bisikleti eve sokmaya çalışırken eşim bombayı patlattı;bu bisikleti ne zaman aldın dedi ?hayatım Tanrı misafirimiz var dedim gülmeye başladı neyse tanıştılar çoluk çocuk evde değişik bir hava, luminita İngilizce öğretmeniymiş 5 yıl Brüksel’de yaşamış erkek arkadaşıyla ardından 4 yıl Moskova. Moskova da yaşarken Asya’yı gezmiş bisikletiyle sonra Romanya’ya dönmüş ve 1 yıl manastırda yaşamış . manastırda aydınlanma yaşamış demiş ki kendi kendine ben bu din kitaplarını okuyorum ama bunları yaşayıp kendim göreyim ve tanıyayım insanları.. ve düşmüş yollara. Daha önceki gezilerinde Budizm’i incelemiş yani bisikletiyle Hindistan, Pakistan,Tayland filan gezmiş. Telefon kullanmıyor sosyal medya hesabı da yok sadece eski bir fotoğraf makinası vardı . Eşim luminita’ya sordu o kadar insan geçer o marketin önünden nasıl eşime güvendin selam verdin diye? Cevabı beni çok etkiledi.. Tanrı başım ne zaman sıkışsa bana hemen bir melek gönderir.. eşim translate ten uzun uzun bir şeyler yazdı . Burası Türkiye dikkatli ol gibilerinden dikkatlice okudu uyarıları dikkate aldı sanırım.. ertesi gün kahvaltıdan sonra çocuklarla vedalaşmış ve yoluna devam etmiş.. yolu açık olsun
 
Bunlar da benim misafirlerim :)10547439_10152559703764831_6085444156798336305_n.jpg 10547439_10152559703764831_6085444156798336305_n.jpg 10253931_622016554553097_3373655659857621121_n.jpg IMG_5463.JPG


,Almanya'dan Thomas Joas,Kore'den Bo Sun Kwon (Sunny),İngiltere'den Dominic Luther.

Ben de Warmshovers üyesiyim.Şimdiye kadar 3 bisikletçiyi ağırladık.Çok daha fazla gelmek isteyen oldu ama biz de gezenti olduğumuzdan kabul edemedik.
 
@jazzpub Rica ederim, benden de size :) Sizin yazıyı okuduktan sonra yollarının İstanbul'dan geçeceğini öğrenince hem bizim için farklı bir deneyim olsun, hem ev halkı İngilizce pratik yapsın, hem de Türk insanını daha iyi tanısınlar diye davet ettim kendilerini...
Çarşamba günü sabah Bandırma'dan feribota bindiler ve Yenikapı'da indiler; işyerim Şişli'de olduğu için "isterseniz bisikletle ya da metroya binerek buraya gelebilirseniz iş çıkışı buluşuruz" dedim, hava yağmurlu olduğu için metroyla Şişli'ye gelmişler. Ben işten çıkınca klasik buluşma yeri Cevahir'de buluştuk; çantalarını arabanın bagajına, bisikletlerini de bisiklet taşıyıcısına takarak Asya yakasındaki evimize gittik. Onlar warmshower'larını alırken biz akşam yemeğini hazırladık, yalnız sizin mesajı tekrar okuyunca farkettim ki menü tamamen aynı olmuş; tarhana çorbası, kurufasülye, bulgur pilavı ve ayran :D Geleneksel Türk yemekleri olduğu için ve de hava da soğuk olduğu için tercih ettik ama adamlar "sizin başka geleneksel yemeğiniz yok mu kardeşiiiiimmm??" diye düşünmüş olabilirler :D Yok, yok ama sevdiler demek ki kurufasulye+bulgurdan ikinci tabağı da istediler. Yenekten sonra eşimin tavsiyesi ile "hep birlikte Boğaz kenarına, Kız Kulesi'ne gidelim mi" diye teklif ettik, Kız Kulesi'nin meşhur öyküsünü de anlatınca heyecanla kabul ettiler. Kız Kulesi, Avrupa yakası, Dolmabahçe sarayı manzaralı restorana girip bizim tavsiyemizle (yine hava soğuk diye) sahlep içtik ve tatlı yediler. Misafirlerin İtalyan olduğunu duyan garson masaya küçük Türk ve İtalyan bayrakları getirerek jest yaptı :) Daha sonra onları Boğaz kenarından Beylerbeyi'ne götürdük, her iki köprünün manzarası olan yerde fotoğraf falan çektiler ama hava soğuk olduğu için dışarda çok fazla kalmadık ve eve döndük.
Ertesi gün; üç dört haftadır Roberto'da sırt ağrısı varmış, çok ciddi değil ama dinlendiği halde geçmediği için doktora gitmek istiyordu. Sigorta şirketinden anlaşmalı hastanelerin listesini aldı, en yakın olanı seçtik, onları metro istasyonuna bıraktım ve hastaneye gittiler. Ayrıca yolda bisikletle giderken Roberto durmuş, Maria farketmemiş ve arkadan çarpmış ve bisikletin bir parçası kırılmış :acpsnr: Onlar da internetten aramışlar ve İstanbul'da Fenerbahçe'de, Bağdat Caddesi'nde Gürsel Akay bisiklet dükkanında olduğunu bulmuşlar, hastaneden çıkınca oraya gitmişler. Bizim de akşam üzeri eşimle birlikte dişçi randevumuz vardı ve tesadüf; koskoca İstanbul'da bisikletçi dükkanı bizim dişçinin olduğu yerin 3-5 bina yanında imiş o_O İşlerimiz bitince tekrar buluştuk, biz oğlanın odasına koltuk almak için İkea'ya gidecektik, gelmek ister misiniz diye sorduk, onlar da evet dediler, birlikte İkea'ya gittik, yemek yedik, koltuğu alıp eve döndük. Kızım hemen koltuğu kurmak istedi; Maria ile birlikte üçümüz koltuğu monte ettik. Çocuklarla çalıştığı için Maria'nın çocuklarla arası iyi...
Ertesi gün; İstanbul'da gezip görülecek yerleri görme vakti idi, onlara Tarihi Yarımada'da görmeleri gereken yerlerin listesini yaptım (uzunca bir liste oldu :islik:), metroyla gidiş gelişi tarif ettim ve metro istasyonuna bıraktım. Bütün gün gezip dolaşmışlar ama görülmesi gereken yerlerin yarısını bile görememişler tabi ki, akşam tekrar aldım onları; onları merak eden ve İngilizce konuşmak isteyen komşumuz ve kızıyla birlikte İngilizce kelime tahmin etme, adam asmaca oyunları oynadık. Tam bir Türk çayı aşığı olmuşlar, kahvaltıda, ya da akşam, bol bol çay içiyorlar, biz normalde o kadar içmeyiz; sadece kahvaltıda içeriz, onlar bizi geçtiler bu konuda :D
Ertesi gün, yani bugün, aslında evde bize bir şeyler pişirmeyi teklif ettiler, ama İstanbul'a gelmişken bir çok yeri görmeden gitmelerine gönlüm lazım olmadı; Ortaköy'e gitmelerini, orda kumpir yemelerini, Boğaz Turu yapmalarını, Dolmabahçe Sarayı'nı gezmelerini tavsiye ettim, zaten Şişli'ye geleceğim için gelirken onları da aldım, sonra Beşiktaş'ta bıraktım. Yazayım bir şimdi onlara bakalım hangilerini yapabilmişler? ;)
Yarın sabah onları uğurlayacağız, Pendik'ten deniz otobüsüne binip Yalova'ya gidecekler, İznik'ten geçmelerini tavsiye ettim, ordan Bilecik'e devam edecekler, oradan da istikamet Kapadokya...:harika:
 
Geçen hafta 2 gün ara ile misafir ettiğimiz gezginler. Fransız çift Maxime ve Amelie 2.5 aydır yoldalar şu an için Antalyaya doğru gidiyorlar. Oradan uçakla Tel Avive geçecekler.Harika bir çift.Her ne kadar az ingilizce ile anlaşsakta bizi birleştiren şey ortak.Aralık sonuna kadar Antalyadalar sanırım tanışmak isteyenler için linkini bırakıyorum. Blogları (link)
(link)
IMG_20181121_093617.jpg 181811 dosyayı görüntüle

Diğer gezgin Güney Koreli Sangyub Han 26 yaşında 15 aydır tek başına yolda. Altındaki bisikleti 2.el 100 dolara almış giriş seviyesi bir bisiklet. Yaklaşık 3 aydır Türkiye'deymiş.Şimdi Çanakkalede ardından İstanbula geçip İtalya'ya kadar devam edecek ondan sonrasını planlamamış.
İnsan ne hayatlar var be diyor gerçekten .
 
@Devenez ce que
Gozlerim dolu dolu oldu . Bu bizim Murat ne iyi , ne ilgili bir insanmis dedim kendi kendime. Bu duygusal ani hemen yutubdan "Bir baskadir benim memleketim" parçası ile taçlandirdim ehehe helal sana bro
 
@Devenez ce que
Ehehehe :D

@Devenez ce que Bu manim sizler gibi insanligini kaybetmemis guzel insanlara gele
Tiz okuna

Tapirler dernegi

Dünya kazan, insanlar olmuş Tapir
Kimin paraya, kimin güce tapir
Anlamaya ömrüm yetmez be bro,
Malsız olan, fakir olan napir?


Kimin bir lokma peşi sıra koşir,
Bazın çöpten karton toplir
Yanından hizla geçen pisikletçi Berkay
Anca kom toplir,segment kovalir

Sen sen ol kendin kaybetme
Garibi , düşkünü fillere ezdirme
Migrosta yoksa vardır Bimde fıstık ezme
Yeterkin ekmeğin bölüş,boş hayale yeltenme


Kaldato der bende bir sızı var ince
Bura keko dolu , dağlarda 50 çeşit kestane
Nimete şükredesin ,kendin bilmelisin
Camide var hem Abdesthane hem gasilhane
 
"turcudan zarar gelmez" inanışını biraz daha genişletmek istiyorum.. "kask takan bisiklet sürücüsünden zarar gelmez" diyorum :cool:
 
@Devenez ce que

Teşekkürler, çay konusunda ben de yazacaktım. Fark etmişsin.... :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Devenez ce que
Yalnız Roberto'nun yaptığı işten bahsetmeden geçemeyeceğim, dinleyip dinleyip "Hayalimdeki işi yapıyorsun!" dedim. Fransa'nın güneyinde, lavanta tarlalarıyla meşhur Provence bölgesindeki Avignon şehrinde yaşıyorlar, ve turistler için bisiklet turları düzenleyen şirkette tur rehberi olarak çalışıyor. Müşteri kitlesi turistler, özellikle Amerikalı turistler, ve özellikle Amerikalı zengin turistler. Aralarında "senin kaç evin var, kaç araban var" şeklinde konuşuyorlarmış, hatta özel uçağı olan bile varmış. Dolayısıyla bu zengin arkadaşlar çadır vs. gibi şeylerle uğraşmıyorlar, lüks otellerde kalıp lüks yemekler yiyorlar, eşya, çanta vb. şeyleri taşımakla da uğraşmıyorlar tabi ki; çantalarını onları takip eden kamyonet taşıyor! Şirket özellikle Fransa'da turlar düzenliyor, ama Portekiz, Danimarka, Almanya, Hollanda gibi yerlerde de turlar düzenliyor, o zaman Roberto oralara uçak veya trenle gidip geliyor. Fransa Turu rotasını takip ettikleri turlar da düzenliyorlarmış. Turların sezonu Nisan'da başlıyor ve Ekim'de sona eriyor, peki kışın ne yapıyorsun diye sordum Roberto'ya, o da "dinleniyorum" dedi :) Gerçek yaşından 10 yaş daha genç gösteriyor; "heralde işimden dolayı diyor; açıkhavadayım, bisiklete biniyorum, düzenli egzersiz yapıyorum ve bol bol dinleniyorum" diyor :acpsnr: Aklıma şimdi geldi, bir mesaj atıp söyleyim, işinde eğer boş pozisyon olursa haber ver diye :rolleyes:
 
@Devenez ce que Merhabalar, ne kadar güzel hatıralar oluşmuş. Geçmiş mesajlarda da dedim bizde kalanları yazarım diye ama yazmadım. Bu aralar yoğunum. Bisikletle ve diğer şeylere zaman ayıramıyorum. Bizi bir araya getiren bisikletin güzelliği burada ortaya çıkıyor. warmshowers bizim için çok güzel bir deneyim. İngilizce pratik yapıyorsun, kültür evine geliyor ve "turist yaşamı" değil gerçek yaşamı gözlemleyebiliyorlar. Ağırladığımız kişilerden sonra olaylara bakış daha da farklılaştı. Konuyu takipteyim. Umarım bende bir gün yazarım.
 
Geri