tahrefa
.
- Kayıt
- 8 Mart 2016
- Mesaj
- 203
- Tepki
- 347
- Yaş
- 38
- Şehir
- aydın
- İsim
- ferhat
- Başlangıç
- 2015—16
- Bisiklet
- Carraro
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
Herkese merhabalar, elimden geldiğince forumu takip etmeye çalışıyorum ve buradan oldukça fazla bilgi edindim o yüzden herkese teşekkür ederim. Bisikletler hakkında buradaki çoğu kişiden daha az bilgim var ama ben de elimden geldiğince kendi bisikletim hakkında bilgi vermek istiyorum, belki birilerinin faydasına olur. Aslında bu mesajımı bisikletimle on bin km’ye ulaşınca yazarım diyordum ama maalesef corona yüzünden bende bisiklete ara verenlerdenim. Şu anda bisiklet 8736 km de, km sayacı almadan öncesinde de biraz sürmüşümdür.
Ben de çoğu arkadaş gibi ilk başlarda kafamda sorularla acaba alsam mı yoksa almasam mı modunda takıldım (klasik sebepler; alsam sürer miyim, bu yaştan sonra çocuk gibi vs) Açıkcası ilk aldığım zaman da doğru düzgün araştırmadan carraro sportive 225’ te karar kıldım. Tabi bunda etkili olan fiyatıydı. Mart 2016 ‘da 1100 TL’ye sıfır aldım. Bisiklet 2015 modeldi ve yeni modellerinden yanlış hatırlamıyorsam 300 TL kadar ucuzdu. Nasıl olsa ben çok sürmem fazla masraf yapmayayım diyerek bu bisiklette karar kıldım. Şimdi geçmişe bakınca almakta geç bile kalmışım hatta arada sırada kendime soruyorum acaba daha iyi bir bisiklet mi alsaydım diye.
İlk senesi dolunca bir defa bisikletçiye komple bakıma götürdüm, ne yaptılar ne ettiler bir fikrim yok, güvenilir yerdi bıraktım ertesi gün geri aldım. Zaten ilk sene de o kadar çok sürmüyordum herhalde bin km bile yapmamışımdır. Daha sonra buradaki işe bisikletle gidenler başlığında ki arkadaşları görünce gaza geldim. Öğretmenim, okul 5 km uzaklıkta, yokuşlu bir yerde yaşıyorum. İlk başlarda acemi bir şekilde gidiyordum sırt çantamda kıyafetler vb ama baktım olacak gibi değil madem bu işe baş koyduk, taşıma demiri ve heybe aldım. Daha sonra baktım bu işin yağmuru çamuru var çamurluk satın aldım. İlk başlarda okula sadece bir iki gün bisikletle giderken şu anda ekstra bir durum yoksa her gün bisikletle gidiyorum. Hatta bisikletle gitmediğim günler kendimi kötü hissediyorum diyebilirim.
Bisikletle kamplı bir tur yapmadım, genellikle sabah git akşam gel modunda takılıyorum. Maksimum yaptığım yol uzunluğu 120 km olması lazım. Belki benim kondisyonumdandır bilemiyorum ama 80-90 km’den sonra yormaya başlıyor. Uzun tur yapacaksam mutlaka bisiklet taytı giyiyorum ona rağmen 60 km’den sonra popoda ağrı yapmaya başlıyor. Bütün pazar, market alışverişini bisikletle yapıyorum, fotoğraftaki ilk heybem bu yüzden yıprandı yeni bir heybe aldım. Bisiklete bir nevi kamyon gibi davranıyorum, taşıyabileceğim her şeyi yüklüyorum sırtına. Park ayağının ayarı bozulmuş ben de yapamadım düzgün koymazsam sürekli düşüyor. ( Park ayağı sıkıntısı benim bir sıkıntım olabilir, eşimde sportive 226 var böyle bir sorun olmadı. Geçen sene eşimle kendime birer tane flexi 121 aldık, onda da park ayağı sıkıntısı var ama eşimim katlanırında herhangi bir sıkıntı yok) Jant telleri biraz paslanmaya başladı, yağmurda sürdükten sonra temizlemeye üşendiğim için olmuş olabilir. Dağ yolu, kum, asfalt önüme gelen yere giriyorum, yol aşırı taşlı olmadığı sürece maşası sürekli kilitli durumda. Büyük ihtimalle akort ayarları filan kötüdür ama yine de sürüyorum. Turların sonunda da max ortalama hızım yaklaşık 20 km/s oluyor, kondisyonumun çok iyi olduğunu düşünmüyorum ama 30’a filanda zor çıkar herhalde. ( Heybe, çamurluk olmadan ortalama hızım neydi hatırlamıyorum)
Burada okuduklarım ve izlediğim youtube videoları sayesinde bisikletimin ufak tefek bakımlarını kendim yapmaya başladım. İşin uzmanı değilim, doğru veya yanlış bakım yapmaya çalışıyorum. Bugüne kadar da yaptığım bakımları not almaya çalıştım.
- 5600. km’de ikinci kez ön fren balatası değişti. (ilk değişimi not almamışım)
- 6000. km’de ön-arka göbek, aynakol, ruble, pedallar sökülüp temizlendi. ( Ruble ve aynakol dişlilerini tek tek ayıramadığım için çok temiz gözükmüyor ama hiç yoktan iyidir.)
- 7430. km’de üçüncü kez ön fren balatası değişti. (Disk frenli bisikleti kullanmak oldukça keyifli, balata değişimi de çok kolay, kafasında soru işaretleri olanlara kesinlikle tavsiye ederim.)
- 7560. km’de bisikletin ilk kez lastiği patladı. (Arka lastik, işin komik tarafı bisiklet yolunda patladı.)
- 7854. km’de arka fren balatasını ilk defa değiştirdim. ( Aynı zamanlarda bisikletten saçma sapan sesler gelmeye başladı, burada da arkadaşlara sordum çoğu yerini söküp taktım sesi kesemedim. Sesin orta göbekten geldiğini düşündüm, uygun anahtarım olmadığı için bisikletçiye gittim göbek gevşemiş, sıktı 40 TL verdim, eve gelince uygun bir anahtar aldım.)
- 8736. km’de ruble, aynakol, orta göbek sökülüp temizlendi. ( orta göbek yatağında ve göbekte küçük bir paslanma olmuş, biraz temizlemeye çalıştım çok başarılı olamadım)
- Yaklaşık bin km aralıklarla zincir temizliği yapıldı. ( Bazen gazyağı bazen köpüklü su ile temizleyip, daha sonra yağladım. Ne yaparsam yapayım buradaki arkadaşların zincirleri gibi parlak ve temiz bir görüntü elde edemedim. Ne kadar temizlemeye çalışsam da hep kirli gözüküyor.)
- Sık sık vites ayarı yapmak zorunda kalıyorum. ( Ne kadar iyi yaparsam yapayım mutlaka bir dişli geçişinde sıkıntı yaşatıyor, ben de kafaya takmamaya çalışıyorum)
Bisiklete minumum masraf yapmaya çalışıyorum. Dediğim gibi balata hariç herhangi bir değişim yapmadım. Belki başkası olsa yıprandı, performansı etkiliyor, güvenli değil diye değiştirebilirdi ama benim amacım gittiği yere kadar bütün parçaları kullanmaya çalışmak.
Bisikletten dediğim gibi genel olarak memnunum, ama bazen keşke daha iyi bir kadroya sahip bir bisiklet alsaydım diyorum. Vites sistemini ilerde değiştirmeye kalksam bu kadroya iyi bir vites sistemine gerek var mı diye düşünürüm. Benim gibi amatör kullanıcılar için yine de oldukça iş gören bir bisiklet o yüzden tavsiye ederim. Şu anda gözüm hep yol bisikletlerinde ama bunu da kesinlikle bırakmam çünkü alışverişlerde çok işe yarıyor.
Ben de çoğu arkadaş gibi ilk başlarda kafamda sorularla acaba alsam mı yoksa almasam mı modunda takıldım (klasik sebepler; alsam sürer miyim, bu yaştan sonra çocuk gibi vs) Açıkcası ilk aldığım zaman da doğru düzgün araştırmadan carraro sportive 225’ te karar kıldım. Tabi bunda etkili olan fiyatıydı. Mart 2016 ‘da 1100 TL’ye sıfır aldım. Bisiklet 2015 modeldi ve yeni modellerinden yanlış hatırlamıyorsam 300 TL kadar ucuzdu. Nasıl olsa ben çok sürmem fazla masraf yapmayayım diyerek bu bisiklette karar kıldım. Şimdi geçmişe bakınca almakta geç bile kalmışım hatta arada sırada kendime soruyorum acaba daha iyi bir bisiklet mi alsaydım diye.
İlk senesi dolunca bir defa bisikletçiye komple bakıma götürdüm, ne yaptılar ne ettiler bir fikrim yok, güvenilir yerdi bıraktım ertesi gün geri aldım. Zaten ilk sene de o kadar çok sürmüyordum herhalde bin km bile yapmamışımdır. Daha sonra buradaki işe bisikletle gidenler başlığında ki arkadaşları görünce gaza geldim. Öğretmenim, okul 5 km uzaklıkta, yokuşlu bir yerde yaşıyorum. İlk başlarda acemi bir şekilde gidiyordum sırt çantamda kıyafetler vb ama baktım olacak gibi değil madem bu işe baş koyduk, taşıma demiri ve heybe aldım. Daha sonra baktım bu işin yağmuru çamuru var çamurluk satın aldım. İlk başlarda okula sadece bir iki gün bisikletle giderken şu anda ekstra bir durum yoksa her gün bisikletle gidiyorum. Hatta bisikletle gitmediğim günler kendimi kötü hissediyorum diyebilirim.
Bisikletle kamplı bir tur yapmadım, genellikle sabah git akşam gel modunda takılıyorum. Maksimum yaptığım yol uzunluğu 120 km olması lazım. Belki benim kondisyonumdandır bilemiyorum ama 80-90 km’den sonra yormaya başlıyor. Uzun tur yapacaksam mutlaka bisiklet taytı giyiyorum ona rağmen 60 km’den sonra popoda ağrı yapmaya başlıyor. Bütün pazar, market alışverişini bisikletle yapıyorum, fotoğraftaki ilk heybem bu yüzden yıprandı yeni bir heybe aldım. Bisiklete bir nevi kamyon gibi davranıyorum, taşıyabileceğim her şeyi yüklüyorum sırtına. Park ayağının ayarı bozulmuş ben de yapamadım düzgün koymazsam sürekli düşüyor. ( Park ayağı sıkıntısı benim bir sıkıntım olabilir, eşimde sportive 226 var böyle bir sorun olmadı. Geçen sene eşimle kendime birer tane flexi 121 aldık, onda da park ayağı sıkıntısı var ama eşimim katlanırında herhangi bir sıkıntı yok) Jant telleri biraz paslanmaya başladı, yağmurda sürdükten sonra temizlemeye üşendiğim için olmuş olabilir. Dağ yolu, kum, asfalt önüme gelen yere giriyorum, yol aşırı taşlı olmadığı sürece maşası sürekli kilitli durumda. Büyük ihtimalle akort ayarları filan kötüdür ama yine de sürüyorum. Turların sonunda da max ortalama hızım yaklaşık 20 km/s oluyor, kondisyonumun çok iyi olduğunu düşünmüyorum ama 30’a filanda zor çıkar herhalde. ( Heybe, çamurluk olmadan ortalama hızım neydi hatırlamıyorum)
Burada okuduklarım ve izlediğim youtube videoları sayesinde bisikletimin ufak tefek bakımlarını kendim yapmaya başladım. İşin uzmanı değilim, doğru veya yanlış bakım yapmaya çalışıyorum. Bugüne kadar da yaptığım bakımları not almaya çalıştım.
- 5600. km’de ikinci kez ön fren balatası değişti. (ilk değişimi not almamışım)
- 6000. km’de ön-arka göbek, aynakol, ruble, pedallar sökülüp temizlendi. ( Ruble ve aynakol dişlilerini tek tek ayıramadığım için çok temiz gözükmüyor ama hiç yoktan iyidir.)
- 7430. km’de üçüncü kez ön fren balatası değişti. (Disk frenli bisikleti kullanmak oldukça keyifli, balata değişimi de çok kolay, kafasında soru işaretleri olanlara kesinlikle tavsiye ederim.)
- 7560. km’de bisikletin ilk kez lastiği patladı. (Arka lastik, işin komik tarafı bisiklet yolunda patladı.)
- 7854. km’de arka fren balatasını ilk defa değiştirdim. ( Aynı zamanlarda bisikletten saçma sapan sesler gelmeye başladı, burada da arkadaşlara sordum çoğu yerini söküp taktım sesi kesemedim. Sesin orta göbekten geldiğini düşündüm, uygun anahtarım olmadığı için bisikletçiye gittim göbek gevşemiş, sıktı 40 TL verdim, eve gelince uygun bir anahtar aldım.)
- 8736. km’de ruble, aynakol, orta göbek sökülüp temizlendi. ( orta göbek yatağında ve göbekte küçük bir paslanma olmuş, biraz temizlemeye çalıştım çok başarılı olamadım)
- Yaklaşık bin km aralıklarla zincir temizliği yapıldı. ( Bazen gazyağı bazen köpüklü su ile temizleyip, daha sonra yağladım. Ne yaparsam yapayım buradaki arkadaşların zincirleri gibi parlak ve temiz bir görüntü elde edemedim. Ne kadar temizlemeye çalışsam da hep kirli gözüküyor.)
- Sık sık vites ayarı yapmak zorunda kalıyorum. ( Ne kadar iyi yaparsam yapayım mutlaka bir dişli geçişinde sıkıntı yaşatıyor, ben de kafaya takmamaya çalışıyorum)
Bisiklete minumum masraf yapmaya çalışıyorum. Dediğim gibi balata hariç herhangi bir değişim yapmadım. Belki başkası olsa yıprandı, performansı etkiliyor, güvenli değil diye değiştirebilirdi ama benim amacım gittiği yere kadar bütün parçaları kullanmaya çalışmak.
Bisikletten dediğim gibi genel olarak memnunum, ama bazen keşke daha iyi bir kadroya sahip bir bisiklet alsaydım diyorum. Vites sistemini ilerde değiştirmeye kalksam bu kadroya iyi bir vites sistemine gerek var mı diye düşünürüm. Benim gibi amatör kullanıcılar için yine de oldukça iş gören bir bisiklet o yüzden tavsiye ederim. Şu anda gözüm hep yol bisikletlerinde ama bunu da kesinlikle bırakmam çünkü alışverişlerde çok işe yarıyor.